Geçen hafta bu sütunda, Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın, Libya’ya asker gönderme isteğinden söz etmiş ve sonra sözümü Atatürk’ümüzün Libya’daki kahramanlıklarına getirerek, bu tarihi olayı anlatmıştım. Bunun için de, büyük yazarımız Falih Rıfkı Atay’ın Babanız Atatürk kitabına baş vurmuştum..
Meclis, Tayyip Bey’in Libya’ya asker gönderme kararını onayladı.. Bu karar muhaaliflerce; “herhalde artık orada iktidardaki İhvancı generale destek uğruna askerimiz can verecek.. Üstelik bir de orada Rusya ile karşı karşıya geleceğiz..” yorumlarına sebep oldu.
Neyse.. O yazım okuyucularımdan büyük ilgi gördü.. Mesajlar geldi.. Bazı mesajlarda; “Babanız Atatürk kitabının varlığından haberim yoktu” deniliyor.. Hatta bazılarında “Atatürk’ün Libya’da savaştığını bilmiyordum” eklemesi yapılıyordu.
Bu okuyucu yorumları beni çok üzdü.. Ben daima isterim ki, her Türk, özellikle de her çocuğu Atatürk sevgisi ve bilgisi ile eğitilsin, büyüsün.. Atası ile ilgili her şeyi öğrensin ve bilsin.. Bunun için öncelikle Türk tarihimizi iyi okusun..
Güncel olayları da, tarihsel bilgilerini anımsayarak, aralarında karşılaştırmalar ve değerlendirmeler yaparak anımsasın.
Mesela bakınız.. Son günlerde gazetelerde, sık sık Sarıkamış Katliamı ve Sarıkamış olaylarından söz ediliyor..
Herhalde birçok vatandaşlar, bu haberleri okuyup es geçiyorlar.. Sarıkamış olayının ne olduğunu bilen tarihçilerimiz dışındaki meraklılar ise “neymiş acaba bu Sarıkamış katliamı ve olaylar?” diyerek kaynaklara başvuruyorlar.
Bazı gazetelerde Sarıkamış Şehitleri konusunda şu kısa bilgiler verilmişti:
“Sarıkamış Harekatının 105. yılı anıldı.. Türkiye’nin her yerinden gelen binlerce kişi Kars’ta toplandı. Kazım Karabekir Camiinde şehitler için düzenlenen protokole katıldılar.
Asker, polis ve sivil vatandaşlarımız, ellerinde Türk bayrakları ile Sarıkamış 15 Temmuz Demokrasi meydanını doldurdular.. Yoğun kara aldırış etmeden, ellerindeki meşaleler ve Türk bayrakları ile, “En Büyük Asker bizim asker!”, “Şehitler ölmez vatan bölünmez!” nidaları ile yürüyüşe geçerek 3 kilometre uzaklıktaki Sarıkamış Şehitliğine geldiler..
Ruhunuz Şadolsun! yazısını meşalelerle ateşlediler.
Tören okunan dualarla sona erdi.”
Evet gazetelerdeki haberler böyle..
Peki. Acaba vatandaşlarımızın, özellikle de gençlerimizin ne kadarı bu Sarıkamış katliamı ve şehitleri konusunda bilgi sahibi?
Şimdi ben de onlara yardımcı olmak üzere, kaynaklara başvurup, kısaca tarihi bilgilerimi tekrar edeceğim.
I.DÜNYA SAVAŞI BAŞLIYOR..
I.Dünya Savaşındaki doğu cephemizde başlayan Türk-Rus muharebeleri ağır zayiat vermemize yol açmıştı. Malum bu savaşı, Rusya, İngiltere, Fransa ve müttefikleri başlatmıştı.. Karşılarında da Osmanlı, Almanya, Avusturya ve müttefik Devletleri vardı. Zaten 1878’den beri doğudaki Kars ve diğer bir kısım topraklarımız Rus işgali altında idi.. Bu topraklarımızı kurtarmak istiyorduk..
O dönemde henüz 34 yaşında deneyimsiz bir yüzbaşı rütbesinde olan Damad-ı Şehriyari Enver Paşa, 3.Ordu komutanlığını üstlenerek taarruz kararı verdi.
Bu karara, büyük kış soğuğunu, askerin hazırlıksızlığını engel olarak gören tecrübeli subayların hiçbiri katılmadı.. Ama Damat efendi israrlı idi..14 Aralık 1914’te taarruzu başlatmak üzere Köprüköy’e geldi. Bütün komutanlar, taarruzun, bu yoğun soğukta başlatılmayıp bahara bırakılmasını istedilerse de o, çılgın kararında direndi. Harekatı başlattı. 25 gün süren bu çarpışmalara 100 bin askerimizle katılmıştık. Ama sadece bir kolordumuz Allahuekber dağını aşabilmişti. 25-26 Aralık gecesi 10.kolordumuz Sarıkamış’a girdi. 11. Kolordunun taarruzunu Ruslar püskürttüler. -30 dereceyi bulan hava şartlarında, buzlar arasında sıkışmış olan 9. Kolordumuz Ruslara esir düştü..
Askerimiz, açlık, hastalıklar, tifüs salgında kırılıyor, düşmanın karşısında techizatsızlık yüzünden mahvoluyordu. Bu durum üzerine, Enver Paşa Mecingerd’e kaçıp canını kurtardı. ve 3.Ordunun komutasını Damat İsmail Hakkı Paşa’ya bıraktı. O da daha sonra tifüs salgınına yakalanarak Erzurum’a geldi ve bir süre sonra da hastahanede öldü..
Özetle.. 100 bin kişi olan 3.Ordumuzun mevcudu, Sarıkamış Harekatı sonunun 12 bin kişiye düştü. Tabii bu hesaplara mahvolan sivil halkın sayısı dahil değil.
Bu rezaletlerin baş sorumlusu Enver Paşa, 1 Kasım 1918 gecesi bir Alman Gemisi ile İstanbul'dan kaçtı.
İşte dağcılarımızın, her yıl Allahuekber Dağları'na tırmanmalarının sebebi, o şehitlerimizi anmaktır.
İşte bu yazımı da, bilenler bilgilerini tekrarlasınlar, bilmeyenler öğrensinler ve isterlerse tarihi kaynaklarımızı açıp okusunlar diye yazdım..