Şu günlerde umutsuzluk mu yaşıyor paşa gönlünüz.
Bırakın!
Şimdi savaş günlerindeyiz.
Tv lerde ellerinde sopalarla kendilerinin de anlamadığı haritalar önünde yorumcular.
Anlatıyor...
Güler misin..ağlar mısın.. Hallerinde.
Ağzı olan konuşuyor!
Günlük hatta saatler içinde haritaların değiştiği ortamda.
Laga luga...
Savaş bu.
Tiksindirici yanı ile kabak gibi ortada.
Başkan seçilince bazılarına bayram sevinci yaşatan ABD'nin yeni Başkanı Donald Trump'ın açıklamalarına ne demeli?
20 Ocak 2025'te göreve başlayacak olan Trump, bu kez parmak sallamak değil, sopa almış eline.
Tehdit ediyor: "Hamas elinde bulunan rehineleri 20 Ocak öncesinde bırakmaz ise Ortadoğu'da tam bir cehennem yaşanacak" diyor.
İnsanlığın en insanlık dışı hallerine.
Savaş hallerine.
Savaştan kar edenler konuşurken;
Ortadoğu üzerinde dumanlar yükseliyor.
Çocuklar, kadınlar..masum insanlar ölüyor.
Yaraya tuz basınca duyulan acılar içinde vicdanlı insanlık.
Şimdilerde kimseler bu acıyı durduramıyor.
Elbette insanlığın hedefi; savaşları durdurmak olmalıdır.
Hatta hiç savaş çıkarmamak...
Bu tabloda Türkiye üzerine düşeni en iyi şekilde yapıyor.
Bu ortamda bu duruş bile en azından yüreklere bir teselli veriyor...
Güven duygusu kalmayınca, umuda 'elveda' demek kaçınılmaz oluyor.
Nasıl olmasın?
Hangi dolabın kapısı açılsa, kirli çamaşırlar ortaya saçılıyor.
Orta yerde olup bitenlere inanmakta güçlük çekiyoruz.
Ama gerçeklerin de er yada geç su yüzüne çıkması gibi bir huyu vardır.
İyi ki var!
Yoksa bu derin uyku virüs gibi.
Yiyip bitirecek kıyıdaki, köşedeki güzellikleri de...
Günün hatırlatması: İnsanlara küsmeyin kin de gütmeyin. Bünyeye zarar.