Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Her seçim sonrası klasiktir ama yazıyla ve sözle sabit bir gerçek olduğu için giriş bölümünü müsaadenizle kısacık kendime ayırayım.
Kamuya açık-kapalı tüm yazı ve yorumlarımda iktidar partisinin TBMM'de çoğunluğu sağlayacağını ve ilk turda kıl payı kazanacağını yazdım.
Bu düşüncemi seçimin olduğu gün dâhil aralarında büyük bir medya patronu da olan tüm dostlara söyledim.
Dostlarım haklı olarak anket firmalarının illüzyonuna girdikleri için iddiamın tam tersini söylediler.
Seçim sonuçlarını bil(e)meyen şahıslara kızılması da anlamlı olmaz çünkü bu kadar çok bilinmeyenden, bir bilinir çıkarmak kolay değildi.
Ancak...
Anket firmaları hariç!
Birçok anketçi görevini yapmak yerine yine militanlık yapınca, tarihin çöplüğüne gittiler!
NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK!
Çöplük diyorum, çünkü seçmeni manipüle etmek, hayal satmak ahlak dışı bir davranıştır.
Hatta bu kasıtlı anketler tam anlamıyla nitelikli bir dolandırıcılıktır.
Para karşılığında sadece manipüle etmediler, umut tacirliği de yaptılar!
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, 9 Ağustos 2018'de 'yanıltıcı anketlere' karşı yasa teklifi verdiğinde keşke bu teklifine daha güçlü destek verseydik.
Neyse...
Bu olumsuzluklarla birlikte başta Optimar Başkanı Hilmi Daşdemir ve SONAR Başkanı Hakan Bayrakçı gibi bir kaç ismin özel tebriki hak ettiğini tarihe not olarak düşelim. Seçimin Erdoğan'dan sonra kazananları onlar. İtibarlarını daha da yukarıya taşıdılar.
Gelelim seçim akşamına...
Seçim akşamı ilk verileri 17:24'te Malatya'nın Çivril köyünden Metin Kuluşaklı kardeşimden aldım.
İktidar, oyların yüzde 65'ini almıştı.
Elbette genele vurulacak bir ölçü değildi ama ardı ardına Amasya, Antalya ve İstanbul'dan ilk verileri destekleyen sonuçlar da bana gelince benim açımdan işin rengi ete kemiğe iyice bürünmüştü. İlerleyen saatlerde yayın organları da bu verileri vermeye başlayınca, iktidar partisinde rahatlık, muhalefet partilerinin genel merkezlerinde gerginlik oluşmaya başladı.
SEÇİM GECESİ CHP GENEL MERKEZİ'NDE SİMÜLASYON SİSTEMİ YOKTU!
Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakı TBMM'de net bir zafer elde ettiği gibi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ipi göğüslemeye zar inceliğinde mesafeye kadar yaklaştı...
CHP Genel Merkezi'nde o akşam kargaşa ve kaosa yakın bir trafik vardı.
O geceye ait size inanmakta zorluk çekeceğiniz saf, net ve özel bilgiler vereceğim.
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapıldığı o hayati gecede, CHP Genel Merkezi'nde seçimin gidişatını yorumlayacak bir tane dahi SİMÜLASYON SİSTEMİ yoktu!
Ne kadar trajikomik değil mi?
Oysa partileri ve kamuoyuna verecekleri bilgi açısından olduğu kadar strateji açısından da bu sistem mutlaka olmalıydı.
KILIÇDAROĞLU'NU KAFTANCIOĞLU YANILTTI!
Ve bunu yapması gereken kişi görevden alınan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel'di!
Olmaz, olamaz ama hadi diyelim ki Adıgüzel unuttu!
Peki, bir Allah'ın kulu önceden "Seçimleri izlemek için simülasyon sistemimiz olmalı!" diye düşünmedi mi?
Demek ki, CHP Genel Merkezi'nde o Allah'ın kulu yokmuş!
Skandallar bununla da sınırlı kalmadı!
CHP Genel Merkezi'ne Muharrem
İnce'nin adaylığında olduğu gibi yine sağlıklı veri akışı sağlan(a)madı!
Suçluyu hızlı bir şekilde buldular!
Anadolu Ajansı...
İyi de, Anadolu Ajansı son seçimlerde de verileri aynı şekilde girmişti!
Yani, önce iktidarın önde olduğu yerlerin girişini yapıyorlar, sonra da muhalefetin!
Sanki yeni bir durum varmış gibi, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın gece gece Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı ilan etmeleri, daha doğrusu İmamoğlu'nun kesin, Yavaş'ın ihtiyatlı ilanı özgül ağırlıkları açısından sorunluydu.
Bu karışıklığa ev sahipliği yapan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na yanlış bilgi veren bir suçlu daha vardı!
O kişi CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'ydu!
Kılıçdaroğlu'nu arayan Kaftancıoğlu "İstanbul'da oylarımız yüzde 60'a yakın ve sayılmadılar!" deyince, Kemal Kılıçdaroğlu hem "Öndeyiz..." diye twit attı, hem de kurmaylarına "Bu işi bitiriyoruz!" şeklinde konuştu.
Amiyane tabiriyle gazı alan soluğu ekranlarda aldı!
O gaz hala çıkmadı!
NOT: CHP'nin ikinci tur stratejisine yönelik kendilerine göre 'Nükleer Başlıklı Füzesi ' var.
Bir tane ama etkili olduğu varsayılabilir. Bilgi yüzde 99...
Yüzde yüz olunca ki, bugün-yarın olabilir,
onu da yazacağım...
EK 55 BİN ÖĞRETMENİN SESİNİ DUYAN KİMSE VAR MI?
Devlete alınan her kadronun bir maliyeti vardır. Alınmayan kadroların da. İktidar, seçimin de etkisiyle alınan kadroların maliyetini yüklendi ek çok alanda kadro bekleyenlere müjde üstüne müjde verdi.
Mayıs ayında yapılan 45 bin öğretmen ataması büyük çaplı atamasıydı ama geçmişe bakılırsa en büyüğü değil.
Öğretmen atamaları diğer alanlardan farklı bir konu. Her şeyden önce atanmayı bekleyen öğretmenler “öğretmen olmak için okumuş” gençlerimiz. Eğitim fakültelerine girerek, hayatlarının en güzel dönemlerini öğretmen olmak için okuyarak geçiren bir kitleden bahsediyoruz.
Ve eğitim fakültelerini açanlar, bu çocukları o okula girmek için yönlendirenler, o alanı var edenler biliyor ki en büyük işverenleri devlet. Adı konulmamış bir anlaşma gibi bakabiliriz buna. İşte bu yüzden bu ülkede yıllardır “Atanamayan öğretmen” olgusu bir sorun olarak her daim canlı. Çünkü anlaşmanın kendi aylarına düşen tarafını yapan, yani eğitimlerini tamamlayan öğretmen adayları devletin de kendi payına düşmesini yapmayı bekliyor. Arz talebin gerisinde kalınca bu sorun katlanarak büyüyor.
Ama işte seçim sathı mahalli umutlarını her yıl bir sonraki yıla erteleyen öğretmenler için umutların yeşerdiği bir dönem oldu. 45 bin atama “evet”ti onlara göre ama yetmezdi.
Taleplerini tam da bu yılın anlam ve önemine göre formüle edip seslerini “devletlulara” duyurmaya çalıştılar: Cumhuriyet’in 100. Yılına 100 bin öğretmen ataması.
Depremle birlikte kulaklara kazınan o ses vardı ya; “Sesimi duyan var mı?” diye. Atama bekleyen öğretmen adayları da her platformda bu taleplerini dile getirip adeta yaşadıkları “yaşam koşulları enkazı altında” sesimi duyan var mı diye bıkmadan çabaladılar.
İlgililer tarafından duyulmayan duyulsa da duymazdan gelinen o sese ses olmaya çalıştım. Bu ek 55 bin atamanın devlete bir maliyeti olduğunun tabii ki farkındayım.
Ama diğer taraftan çalışanların bile mevcut ekonomik koşullarda ezildiği bir ortamda çalışamayan çalışsa bile eğitimlerine uygun bir işte çalışamayan bu gençleri “hayata ezdirmenin” maliyetinin daha yüksek olduğunu da biliyorum.
Şu ya da bu şekilde tüm atama bekleyenler adına son sözüm.
Ve şunu da biliyorum: Türkiye, büyük bir devlettir. Bu ek atamanın maliyetini her şekilde karşılar. Ama beklentileri boşa çıkarır, bu gençleri küstürür, kırar ve ezilmelerine göz yumarsa… Emin olun bu, karşılanması zor bir maliyettir.
Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dikkat ve bilgisine...
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 29927 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|