Köşemi takip edenler, “erken seçim olur, üstelik nisan da ve bahçeli açıklar” diye yazan bu satırların yazarının yukarıda attığı, “Seçim olur (mu) ?” başlığını yadırgamasın.
Çünkü, 14 Mart’ta, “Erken seçim kararı açıklanır” dedim.
“Erken seçim OLUR” demedim.
Türkiye, MAYIS-HAZİRAN aylarını iç kargaşa ve dış saldırılardan koruyabilirse, bir daha bu kadar yürekten gelmeye cesaret edemezler. O denli ağır bir iki ay geçireceğimizi düşünüyorum.
MAYIS VE HAZİRAN…
Türkiye bu iki ayda ÇOK AĞIR, ÇOK YÖNLÜ saldırılara uğrayabilir.
Bombaları patlatmak, ağır suikastlar ve İÇ SAVAŞ getirmek (Allah korusun) isteyenlerin MAYIS-HAZİRAN aylarında harekete geçme ihtimalleri ÇOK YÜKSEK…
Bu Mayıs ve Haziran’a DİKKAT çekmeye ilerleyen satırlarda devam edeceğim.
Kıdemimi ve haddimi aşan sözler söylemekten Allah’a sığınırım. Elbette kader ve elbette siyaset bu satırların yazarının mütevazı öngörülerine göre şekillenmiyor.
Puzzle parçalarını yapıştırıyorum, bazı bilgileri boşluklara doldurarak ilerliyorum.
Madem akıl Allah’ın verdiği bir nimet. Ve aklı kullanmamak nimete hürmetsizlik…
Nimete hürmet için aklımı kullanmaya çalışıyorum…
Başka bir vatanımız yoksa; onu korumak için erken alarm zillerini çalmak…
Falanca ne der, filanca ne der gibi sığ duygulardan arınarak yazmak; bu satırların yazarının bu topraklara borcudur.
Erken seçim kararının HAYATA geçmesini engelleyecek ÇOK CİDDİ engeller görüyorum.
Şunu sormak hakkınız tabi;
NELER OLUYOR? NE OLACAK?
Kimler? Neden böyle istiyor? Ne yapabilirler?
Ve neden şimdi?
Bu güçlü sorular, güçlü yanıtları hak ediyor.
Berrak yanıtlar vermeye çalışacağım.
Şuradan başlayalım…
Siz, milyarlarca dolarlık bir yatırımla şahane bir şehir kuracak kadar kudretli olsanız. Ve o şehrin garibanları bir kibritle sizin kurduğunuz o kenti ateşe verse, siz bu yangını sadece seyretmekle mi yetinirdiniz?
Bakkaldan para üstünü bile almadan gitmeyen insan fıtratına ters değil mi bu durum?
Dışarıdan bahisle açayım biraz…
ABD, Ortadoğu’da milyarlarca dolar yatırımla kendine bir terör şehri inşa etti.
Türkiye o şehri yakamasa bile, kenar mahallelerini ateşe verdi.
PKK, devlet olsun dediler.
Ol(a)madı!
DEAŞ, devlet olsun dediler.
Ol(a)madı!
15 Temmuz’la yandan değil, direkt geldiler!
OLMADI! OLAMAZDI DA!
Tüm güçleriyle İslam coğrafyasının kalbine demir atanların piknik yapmaya gelmedikleri sizce de kesin değil mi?
Onları bu coğrafyada durduran, daha gerçekçi olursak;
Yavaşlatan hangi devlet?
TÜRKİYE…
Onlar almadan gitmemeye, biz ölmeden vermemeye kararlıyız!
Öyleyse çarpışma muhakkak.
İhtiyatsız kelimelerden hoşlanmam ama ÇARPIŞMA MUHAKKAK!
Şu soru mutlaka aklınıza gelmiştir.
“Anladık ama neden şimdi? Neden seçim zamanı?”
Doğrusu en kritik, içindeki yanıtlardan onlarca soru çıkabilecek soru tam da bu.
Neden seçim zamanı?
İlk bakışta 3 temel nedeni var…
1.Öngörüle(n)mez bir seçim sonucu!
2.ABD ve İngiltere eksenli ana güç unsurlarının, Türkiye’yi işgal ve Türk siyasetini dizayn etme planında son aşamaya gelinmesi!
3.Avrupa ve Batı ile iş birliği yapan Türkiye içindeki işbirlikçi unsurlardaki teyakkuz halinin zirve yapması!
Ve son işaret fişeği daha geldi.
Beraber okuyalım…
İngiltere'de yayınlanan Financial Times gazetesi başyazısında, 24 Haziran'da sandığa gidecek olan Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın otoriter yönetim biçimini giderek daha ciddi biçimde hissettirmeye başladığını ifade ediyor ve 'Batılı ülkeler Erdoğan üzerindeki baskıyı çok daha önceden artırmaya başlamalıydı' diyor
Bu yazının meali, en kritik kelimesi şu;
'Batılı ülkeler Erdoğan üzerindeki baskıyı çok daha önceden artırmaya başlamalıydı'
Yani…
“Geç kaldınız, filimi hızlı sarın!” diyorlar.
MAYIS-HAZİRAN aylarına yeniden dönersek…
Erken yapılan duble seçim var.
Yalnız Türkiye’yi değil, Ortadoğu’nun bir bölümünü de domino edecek bir BAŞKAN seçilecek.
Türkiye’nin dikkatini hem Ortadoğu da, hem de içeride dağıtmak için bazen eş zamanlı, bazen zaman ayarlı bombalar patlatmayı mutlaka deneyecekler.
İç karışıklık için de suikastleri…
Neden şimdi?
Çünkü cepheleşme duygusunun zirve yaptığı ve çok şeyi değil, HER ŞEYİ DEĞİŞTİRECEK bir seçim var kapımızda.
Anayasa Mahkemesi dahil, her türlü ortamı gerecek hareketlenmeleri bu MAYIS-HAZİRAN ayında yaşama ihtimalimiz çok yüksek.
Ve bu ortamda Türkiye seçimi gerçekleştirirse, çok şaşıracağım!
MAYIS-HAZİRAN da sokak çatışmaları olmazsa, belki 10 sene daha bu ihtimal ortadan kalkar.
Hiçbir konuda bu kadar yanılmayı arzu etmedim.
İnşallah yanılırım.