Hürriyet Gazetesi, seçim öncesinde polemiğe girdiği Ak Parti teşkilat başkanı ve Trabzon Milletvekili Süleyman Soylu’ya mizanpaj süsü vererek, basın tarihine geçecek bir sansür uyguluyor.
Basının en azından bir bölümünün saygın bir kalem kabul ettiği Hürriyet’in yayın yönetmeni Sedat Ergin’in mizanpajı adeta susturucu bir silah gibi kullanması
kendisi ve patronu adına büyük bir talihsizlik.
12 Haziran Cuma günü Ak Parti MKYK kararının ardından, “MHP ile uyum olur” başlığı ile kullandığı haberde Soylu’nun üzerine bant çeken Hürriyet, Demirel’in cenazesinde de benzer bir uygulama ile aynı karartmayı yaptı.
Mesele Süleyman Soylu meselesi değil elbette.
Hürriyet’in Soylu’nun şahsında uyguladığı bu sansür, Hürriyet’in durduğu siyaset ve duygu merkezini ele vermesi açısından oldukça önemli ipuçları veriyor.
Hürriyet’in birinci sayfasından, neredeyse haftada bir, “Biz tarafsız gazeteyiz” deme ihtiyacını neden hissettiğine daha iyi empati yapabiliyoruz!
Tamam, objektif olmak da; bir yönüyle sübjektif bir bakıştır ama tarafsızlığa bu kadar sık öykünen bir gazete, kendisini iyot gibi açığa çıkarmamalıydı!
Hürriyet, fotoğrafına dahi tahammül edemediği bir siyasetçi için, objektif haberler yapabilir mi sizce?
Mesele Soylu meselesi değil derken tam da şunu yazmak istedim;
Demek ki Hürriyet, tarafsız değilmiş!
Demek ki Hürriyet, gönül koyduğu siyasetçilere tarafsızlık rezervi koyuyormuş!
Demek ki mesele, yalnızca haber değilmiş!
Hürriyet, bu satırların yazarına da üç kez, üstelik başkaları namına ateş etmiş bir yayın organıdır.
Son atışı bizzat Aydın Doğan yaptı!
Uzun mesele.
Bir kitapta yazarız nasipse…
Gazetecilik, en şerefli mesleklerin başında gelir.
Yeter ki onurlu olsun.
Herkes, bulunduğu noktadan iki adım geriye çekilerek önüne bakmalı.
Daha iyi insan olmamızın önündeki engelleri kaldırmayı deneyebiliriz.
Başarabiliriz.
Neden olmasın?
Talat Atilla/Güneş