Seğirir gözlerin..
Dudaklarının ucu seğirir.. Çenen titrer. Kelimelerin boğazında düğümlenir. Damarları şişer boğazının, patlarcasına..
Yutkunmak cesaret işidir böyle zamanlarda.
Devrimdir yutkunmak.
Alışılmış bir düzeni ters yüz etmek gibidir. Hakkından gelemeyip, ona çaresizce direnmeye çalışmaksa; her gün kaç sefer yaptığın ritüeli beceremeyecek kadar aciz olduğunu hissettirir.
Yutkununca bütün her şeyin; hüznün, öfkenin, kinin ya da en aziz duyguların anadan üryan ortaya çıkacağından korkar bununla cebelleşen.
Birikir o yumru oracıkta..
Yutkunamazsın.
Pancara dönmüş suratını görmene ne hacet.. Ensene kadar kan kırmızı olmuşsun, al gırtlağından taşmış çoktan.
Sımsıkı yumduğun gözlerinin kırışları, bir kâbusun ortasından artakalan.
En son ne zaman titredin ayak tırnaklarına varana.. En son içinden hıçkırışın nasıldı, en son hıncın nerede, en son kâbusun ne zaman ?
Titredin şimdi / ürperiyorsun.. Hakkın zaten bu senin; ki silkinmelisin!
Biri Ata’nı lanetledi.
Ancak duvarda patladığında anlarsın yumruğunu sıktığını, ancak yaş dudaklarına dokunduğunda anlarsın ağladığını;
Ancak hilafet geldiğinde anlarsın ılıkken sokulduğun suyun çoktan kaynadığını..
Ve sıçrayamazsın!
Çünkü o suya ılıkken girdin; alışa alışa, yavaş yavaş..
Huşu içindesin sen, hipnoz edilmişsin, farkında bile değilsin.
İsmet Paşa’dan başlayan iş, dönmüş dolaşmış; memleketin ırzını emperyalist güçlerin altından çekip alan, semalarında hürce ezan okunmasını sağlayan Atatürk’ün bizatihi şahsına gelmiş.
Dönmüş dolaşmış iş, Lozan’ın yıl dönümünde Anıtkabir’in ziyarete kapatılmasına gelmiş.
Dönmüş dolaşmış iş, kurtardığı eserin içinden, kurtarana lanet okumaya gelmiş.
Kılıçla çıktı o eserin merdivenlerine..
Kılıç her şeyi düzelttiğine göre; zararı yok, parası peşin ödenmiş F-35’ler girebilir Amerikan ordusu envanterine.. S 400’lerin anahtarı mesela, Rusya’nın iç cebinde..
Sen 21. yüzyılda kılıç kuşanıyorsun ama, paran avronun seyir defterinde, tam 8 tl.
Olsun, artık Atatürk’e lanet okuyabiliyoruz Ayasofya’nın minberinde.
Olsun; kılıçla, adım adım, tek tek yürüdü biri, Gazi Paşa’nın yeniden yurt yaptığı tarihi eserin merdivenlerinde..
Seğirir gözlerin..
Dudaklarının ucu seğirir.. Çenen titrer. Kelimelerin boğazında düğümlenir. Damarları şişer boğazının, patlarcasına..
Yutkunmak cesaret işidir böyle zamanlarda, devrimdir yutkunmak.
Yutkunursun sonra..
Dolanır diline bir marş, gövdeni dayadığın herhangi bir duldada mırıldanırsın siğim siğim.. Cıgaran titrerken dudaklarında, sökülürsün..
‘Milli Mücadeleye destek olmak için canı pahasına savaşan Karakol Cemiyeti’nden Yenibahçeli Şükrü’ye, Hamza Grubu’ndan Yüzbaşı Seyfettin’e, Mim Mim Grubu’ndan Topkapılı Mehmet Cambaz’a, selam olsun..
İmalat - ı Harbiye’den Eyüp beye, Berzenci Gurubu’ndan Ahmet Berzenci’ye, Ferhat Grubu’ndan Mustafa İzzet’e selam olsun.
Kuva’cı kahramanlar; Yahya Kaptan’a, Ali Çetinkaya’ya, Şahin Bey’e, Sütçü İmam’a, Ahmet Hulusi Efendi’ye selam olsun.
Kadınlarımız Ayşe Çavuş’a, Halime Çavuş’a, Asker Saime’ye, Melek Hanım’a, Tayyar Rahime’ye, Kara Fatma’ya ve Gördesli Makbule’ye bin selam olsun!
Daha önce Çanakkale’de, Conkbayırı’nda, Kemalyeri’nde ve daha sonra Adana’da, Maraş’ta, Sakarya’da, Urfa’da, Afyon’da, Antep’te;
Ve İzmir’in dağlarında, Mustafa Kemal’lere bin selam olsun!’