Bu ülke bir zamanlar masumdu.
Grundıg ya da Telefunken marka televizyondan evimize giren misafirlerle yetinirdik. Yetinmeyi bildiğimiz günlerdi…
Bonanza’dan, Kaçak’a, Zengin ve Yoksul’dan Uzay Yolu’na çıkardık.
Çok mu sıkıldık; Küçük Ev’de laura ile rahatlardık.
Evet, Dallas bizi biraz bozmuştu ama lusi de hoş kızdı, mahallemizdeki kızlara hiç benzemiyordu. Ceyar, adeta uzaydan gelmiş gibi bizi ürkütmüştü.
Kötü adamlara ilk toplu bedduayı Ceyar’a yapmıştık.
Annem mesela; “Gözün çıksın Ceyar, ocağın batsın!” der, ev halkı da cümleten kafa sallayıp, “Amin” derdik. Tamam, Ceyar bedduamızı tınmayıp yatak odasının çarşaflarını daha da bir sık değiştirirdi ama rahatlardık!
Kötüye direnmeyi unutmadığımız günlerdi…
Türk filimleri yalnızca Salı günleri olurdu.
Salı’yı beklerdik!
Beklemesini bildiğimiz günlerdi…
Kavunlar dilimlendirdi çiçekli plastik tabaklara.
Beyaz leblebi ve fıstık küçük kaselere…
Türk filimi başlamadan atıştırmak yasaktı.
Ev oturmalarına gidilirdi.
Annem, “Sakın önüne gelen pastaların hepsini yeme, evimizde yok sanırlar” derdi. Ölçüyü kaçırınca, öyle bir çimdik yerdim ki, moru günlerce geçmezdi.
Konu-komşu sinemaya giderdik.
Açık hava sinemalarının olduğu günler…
Ediz Hun’un, babası olduğunu söyleyemediği çocuğa, “Senin baban bir melekti yavrum!” dediği günler…
Alkışın, cenaze yerine, Cüneyt Arkın’ın 10 küffarı tek kılıçla devirdiği zamanlara ait olduğu yıllar!
Namaz kılmayı alevi komşumuzdan, Türk destanını Kürt komşumuzdan öğrendiğimiz yıllar…
Okuyanlara masal gibi gelse de, Türkiye bu yılları yaşadı…
Perdeye son, sondan vazgeçtik, the-end bile yazılmadan bitti!
Türklüğümüzü!
Sevgimizi!
Konukseverliğimizi!
Tarihimizi!
Güvenimizi!
Egemenliğimizi!
Kalbimizi!
Bütünlüğümüzü!
Kaybettik!
Yemezler!
Ehliyet soran polislere küfür ettikten sonra AK Parti’den istifa etmek zorunda kalan Milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın TBMM’de yaptığı Show ve açıklamaları komikti. İşbaşaran, polislerle kavgaya girmeden önce, “Poliste çete var” deseydi, acaba mı diye düşünürdük. Kişisel sıkıntılarına meşru alan açmak için söylenmiş sözlerin Türkiye’de kıymeti yoktur!