Önce, ünlü şahsiyetlerin ölmeden önce söyledikleri son sözlerden bir kaçını hatırlayalım;
Albay Rasim bey;
“Yolcu, yolunda gerek!”
Damat Salih Paşa;
“Ne olur, paçamı düzeltin!”
Benito Mussolini;
“Beni göğsümden vurun!”
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey;
“Beni Ecnebilere yaranmak için asıyorlar. Allah vatana millete zeval vermesin”
Deniz Gezmiş;
“Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın işçiler ve köylüler”
Saddam Hüseyin;
Şehadetten önce, “Erkek olun, erkek!”
Şüphesiz, en romantik idam sahnesi, Marie Antoinette’e ait.
Yanlışlıkla celladının ayağına basan Antoinette’in son sözü;
“Pardon mösyö!”
Ünlülerin bu şaşalı sözleri, haksız yere idam edilenlerin çağları aşan isyanlarına bakarak, aklımızı bloke etmemiz normal mi?
Beraberce bakalım;
İlk bakışta, idama karşı çıkanların, demokratik bir üst kültür diline sahip olduğunu düşünmemiz, şekerin içine gizlenmiş zehir gibi aldatıcıdır.
İdama karşı çıkarak, şahsiyet yükselteceğini, sınıf atlayacağını düşünenlere, ben değil, Sokrates seslense; umurlarında olmaz.
Yazımın muhatabı, düşüncelerini gözden geçirmekten ürkmeyenlerdir.
5 yaşındaki çocuğun ırzına geçerek öldüren, bir bilezik için annesi yaşındaki kadının boğazını kesen, iktidarı için on binlerce insanı öldüren; askeri, polisi pusu kurarak vuranlara idam yakışmaz mı?
“İdam, insanlık suçudur” sözü, insanlığın biriktirdiği tüm erdemleri ötelemek değil midir?
Menderes ya da Deniz Gezmiş üzerinden biriken mağduriyet algısını, tüm idamlık suçları aklama mekanizmasına çevirmek; vicdanın insan aklına kurduğu bir tuzaktır.
Haksız yere öldürülenlerin hukukunu; serseri bir romantizm ve şuur altına çağdaşlık kılıfı ile gizleyerek, “Bana ne öldürülenin hukukundan!” diyenlere, insanlık onurunun bir yanıtı olmayacak mı?
“Ölen, ölmüştür. Kalan sağlara bakalım” yaklaşımı, Darwinizmin, “Güçlü, ayakta kalır!” yaklaşımıyla izah edilen, doğal seleksiyon tezi değil midir?
O tez ki;
400 milyon fosille yalanlanmış, 1 tane dahi kanıtı olmayan, masal olarak bile edebi değeri olmayan, insan aklına meydan okuyan bir maymunluk değil mi?
Son sözlerim;
İdam, insanlık hakkıdır!
İdam, “Sen yoksan, ben buradayım!” demektir.
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...