Hangisini görmek istersiniz.
Şeytan mı, Azrail mi?
Elbette şeytan!
Çünkü aileden, yabancımız değil, her zaman karşımızda ve her yerde görevli.
Bazen evimizde bazen cebimizde hayatımızın her döneminde yanımızda.
Hep kötüledik onu halbuki o da bir Melek. Sadece var olma savaşı veriyor.
Hep suçladık onu, hep aşağıladık.
Peki, şeytan bize sorsa 'hadi tercih yapın hangi meleği görmek istersiniz?'
'Beni mi, Azraili mi' dese cevabınız ne olur.
Elbette Azrail'i görünce, Şeytana başımızın üstende yerin var diyeceksiniz.
Çünkü Azrail bir defa görünür ve bir daha görünmez. Azrail'i görünce filmin sonununa geldiğinizi anlarsınız.
Kısacası, Şeytanı kötüleriz ama beraber yaşarız oysa canımızı alan Azrail'i ise görevini yapan bir melek görürüz.
Saati gelmiş, ömrü bu kadarmış. Bu cümleler hep aman Azrail bana görünme ve dokunma cümleleridir.
Yani biri bize kötülük yapıyor diğeri ise görevini yapıyor diye düşünüyoruz.
Kimse Azrail'i görmek istemiyor çünkü korkuyorlar.
Azrail'in affı yoktur. Geldiği zaman alır gider canını. Yaşa, mevkiye bakmaz.
Yani kime güveneceğini insan şaşırıyor bazen.
Cahilliğin cirit attığı bir ülkede yaşamak çok zor.
Şeytanın işsiz kaldığı tek ülke biliyorum ama söylemem.
Çok güzel nesil geliyor. Pırıl pırıl çocuklar geliyor. Şu ülkeyi onlara kadar tutabilsek bu ülke çok büyür. Gerçekten büyür.
Cep telefonu kullanmayı bilmeyen, yabancı dili olmayan, kültürü olmayan insanları lider yaparsanız.
Kaderimse çekerim oyununu oynamaya devam edersiniz.
Bencede devam edin..
Bir ülke akılla yönetilir. Biat edenleri bir yere atarsanız, kul hakkı yersiniz, yeteneğine göre insanları bir yere atayın, yalakalıklarına göre değil.
Özetle söylüyorum...
Amerika...
Azrail'i gösterip, şeytanı verdi bize...