Anayasa yazımına başlananı bir yıl civarında bir süre geçti. Anayasa aslında 6 ayda da yazılır ama uzlaşma ile olsun, demokratik olsun, “sivil” olsun, toplumun her kesimimin görüşlerini yansıtsın istiyorsanız Türkiye gibi sıkıntılı bir ülkede birkaç yıl gerekir. Galiba, Anayasanın yüzde 20-30’luk bölümü tamamlanmış durunda. Bazı maddeler konusunda güzel tartışmalar yapıldı, yapılıyor. Cumhuriyetin nasıl sağlam temeller üzerine oturtulduğu daha iyi anlaşılıyor. Bazı konuların entelektüel yazım-çizim konusu yapıldığında eleştirildiği kadar basit olmadığı görülüyor. İnşallah iyi bir Anayasa yapacağız ama bir sorun ortaya çıktı; Başbakan 2 ay önce başlangıçta gündemde olmayan Başkanlık sistemini devreye soktu ve önce Mart’a sonra Nisan’a kadar süre verdi. Düşünün başlangıçta çok partili demokratik sistem varsayımıyla partiler olarak tüm kurumları oluşturmuşsunuz, maddeleri ona göre yazmışsınız, biri çıkıyor dayatıyor, “Başkanlık sistemi olacak ve Nisana kadar bitmezse ben kendi Anayasamı geçiririm.”
Biz neden Anayasa yapmaya soyunduk? Neden tüm partiler seçimlerde yeni bir Anayasa ihtiyacı içersinde olduğumuzu söyledi? Çünkü, 1- 12 Eylül Anayasa’sından kurtulalım istiyorduk, 2- Mevcut Anayasa değişikliklerine rağmen bize, ihtiyaçlarımıza, teknolojik, sosyal, siyasi ve kültürel gelişmelere uygun düşmüyor, yetersiz kalıyordu ve 3- Demokrasinin yeterince tezahürüne engel oluyordu, değil mi? Hatırlıyorsanız hemen herkes böyle söylüyordu. Yeni Anayasa dertlerimize deva olacak, askeri vesayet sistemi ve özellikle İslamcı kesimlerin talepleri ve Kürt sorunu başta olmak üzere tüm sorunlarımızı çözecekti, değil mi?
Ayrıca, çok önemli bir hususu da belirteyim; 12 Eylül Referandumunda halkın onayladığı özellikle yargı ile ilgili maddeler yeniden düzenlenmeyecek demişti Başbakan Erdoğan. Oysa bugün yargının da tabiri caizse yeniden formatlanmasını, yani yargı ile ilgili hükümlerinde yeniden düzenlenmesini istiyor. Neden, çünkü, yargı Tayyip Beyin istediği ölçüde kontrolünde değil…
Bugün yeni bir Anayasa yapımını niçin istediğimizi toplum pek umursamıyor ama maalesef sivil toplum ve siyasiler de bu konuda pek ciddiyet taşımıyorlar. Son dönemde iktidar partisi üyelerince, Anayasa sadece Tayyip Bey için dizayn edilmeye çalışılıyor, diğer partilerde ona karşı tutum almaya çalışıyorlar görüntüsüne geldi.
Peki, bundan sonra süreç nasıl işler?
Muhakkak ki en başından beri hiç kimse TBMM Anayasa Komisyonu’ndan 4 partinin de uzlaştığı bir Anayasa üretmesini beklemiyordu. Halen de öyle. Ancak, maddelerin yüzde 90’ının da uzlaşmayla çıkması önemliydi. Ancak görünüşe göre bu mümkün değil. Zira Anayasa, Tayyip Beyin çıkışları ve konuyu şahsileştirmesi sonrası önümüzdeki dönem seçim yarışı için siyasi bir koz durumuna geldi. Tayyip Bey her şey yolunda giderse BDP/PKK ile Anayasa yapar, onlara başkan olması karşılığı önemli şeyler verebilir ve kendini siyaseten bitirebilir noktaya hızla gidiyor. Partisinden de kendisine tepki var. İlk tepki 12 Ekim Anayasa oylamasında kaybetmesiydi, sonra diğerleri geldi. Hala “Ben bilir- ben yaparım” alışkanlığından vaz geçmiyor. Enaniyeti yüksek… Sonunuda bu getirecek… İnşallah ülkeye zarar vermez. Şimdi kimse Anayasa Uzlaşma Komisyonundan yani masadan önce kalkıp oyun bozan olmak istemiyor ama kimse de bir uzlaşı anayasası yapma umudu taşımıyor. Hele bazıları Anayasa bahanesi ile rejim değişikliği beklerken belki de böylesi hayırlı…
Şimdiye kadar “Darbe Anayasası” görmüştük, şimdiden sonra “Zorba Anayasası” görmeyiz inşallah.