Bir Başbakan neden her fırsatta 60-70 yıl öncesini hatırlatıp sürekli ana muhalefet partisinin geçmişine yönelik karalamalar yapar?
Ana Muhalefet partisinin 60 yıl önce ayrılmış Genel Başkanı’nın özellikle 2’inci Dünya Savaşı sırasındaki icraatlarına yönelik eleştirileri neden sürekli yapar?
Bir değil iki değil, her fırsatta… Hatta kendi partililerini dahi bıktırıncaya kadar…
Diyeceksiniz ki bu siyasettir, her fırsat kullanılır, strateji, taktik geliştirilir. Tayyip Bey’de Suriye, İran başarısızlıklarını, partisi içersindeki çatlamaların kırılmaya dönüşmesini önlemek veya en azından geciktirmek için bunları yapıyor. Tayyip Bey, usta bir siyasetçi, bu oyunu kuralına göre oynuyor…
Tamam, anladım da neden kimse Tayyip Bey’e, “Beyefendi, velev ki İsmet İnönü diktatördü, diyelim ki dine karşıydı, peki sizin büyüğünüz Erbakan Hoca’nın kayıp trilyon davasındaki cezasını nasıl izah edeceksiniz? Erbakan’ın mirası konusunda çocuklarının düştüğü durumu ve kayıp trilyonları paylaşamamalarını nasıl açıklayacaksınız? Eğer, İnönü gibi dürüst bir insanı 70 yıl öncesi olaylardan dolayı suçluyorsunuz ki asla hırsızlık yok, peki sizin büyüğünüzün pek yakın geçmişiniz için ne diyeceksiniz?” diye sormuyor? (Lütfen, kimse bana muhalefet milletvekili olduğumu hatırlatmasın. Ben görevimi bu köşe dışında yapıyorum. Burada sadece bir yazar olmaya çalışıyorum)
Başbakan diyelim ki yukarıda belirtilen konuda iç politika numarası yapıyor. Bir yere kadar anlaşılabilir ama Kürt veya PKK sorunu gibi hayati bir konuyu nasıl iç politika malzemesi yapar? Geçenlerde “PKK'nın silah bırakması durumunda operasyonlar da tamamıyla durdurulacaktır” gibi bir laf etti. Allah aşkına bir başbakan iktidarının 10’uncu yılında böyle bir lafı nasıl eder? PKK silah bırakmayı kabul etse zaten sorun çözülürdü? Bunu nasıl bilemez…
Bu lafın “Okullar olmasa Maarifi çok iyi yönetirdim” demekten ne farkı var?
Bu köşenin okuyucuları bilirler, ben Başbakan’ı siyasetçi olarak başarılı bulurum ama iyi bir devlet adamı olarak görmem. Bu yazıyı da onu “çaktırmadan” eleştirmek için yazmadım. Tayyip Bey’i hep açıkça eleştiririm ama bu sefer farklı bir konuya işaret edeceğim;
Tayyip Bey bu defa çok sıkıntılı. Tayyip Bey zamana oynuyor gibi. Bir taraftan kendi partisini bölünmeden tutmaya çalışıyor, bir taraftan şimdiye kadar AKP’li sayılan fakat artık kendisine muhalif gördüğü bürokrat, yargı mensupları, stk’lar, medya mensupları ve iş dünyasını etkisizleştirmeye çalışıyor. Ayrıca, şimdiden Cumhurbaşkanlığı yarışı başlamış durumda ve yarış belden aşağı vuruşlarla devam edecek gibi görünüyor. Siyaseti takip edenler buna yönelik demeçleri algılamışlardır.
Tayyip Bey için bir diğer zorlukta Suriye konusunda tam 5 metre ofsaytta yakalanmış olması. Şimdiye kadar kendisini öne sürenler şimdi “Esed”in kalmasını istiyorlar gibi ve hiç de acele etmiyorlar. Tayyip Bey o kadar sözden sonra şimdi ne yapacak? Tabii konu cumhurbaşkanlığı seçim yarışında kullanılacak. Hem de kimler tarafından tahmin edin!
Önümüzde siyaseten hakikaten çok zorlu bir dönem var. Özellikle Başbakan’ın işi zor. Yukarıda örneklediğim söylemlerle, taktiklerle bu döneme bilinçli olarak girdi ama bu sefer ekonomide ki muhtemel olumsuz gelişmeler de çok önemli sorunu olacak.
Ayrıca dış desteği de çok azalmaya başladı. Neden olduğunu tahmin edersiniz!
Hele Mayıs’taki Anayasa Mahkemesi kararı çok şeyi değiştirecek.
Bakalım bu konjonktürü nasıl atlatacak? Bana göre Tayyip Bey kendi siyasetini yürütmede şimdiye kadar çok başarılıydı…