Geçen Perşembe Cumhuriyet Bilim Teknoloji ekinde Doğan Kuban’ın yine nefis, üzerinde durulması gereken “İslam Dünyası İçin Komplo mu, Uzun Vadeli Politik Plan mı?” başlıklı bir yazısı vardı. Okuyunca dikkatimi çekti. Biz ve genel olarak Doğu toplumları teknolojiyi seviyor, nimetlerinden yararlanmayı çok benimsiyor fakat iş bilim üretmeye gelince nedense aynı şevki gösteremiyoruz. Örneğin, teknolojinin son harikası cep telefonlarını, televizyonları, otomobilleri, lüks evleri maddi gücümüzü oldukça zorlayarak, yaygın bir şekilde kullanıyoruz. Teknoloji kullanmaya yatkınız fakat aynı başarıyı bilimsel araştırmalar yapma, bilim adamlığını teşvik etme ve bilimsel düşünceyi yaygınlaştırma konusunda gösteremiyoruz. Neden?
-Biz irrasyonel (Sezgisel) yaşama alışkanlığı olan toplumlar olduğumuz için mi?
-Din ve inançlarımızdan kaynaklanan bir yanlış anlama mı var?
-Batının bizi sömürme becerisi mi bu durumu oluşturdu?
-Eğitim sistemimiz mi yanlış?
Belki bunların hepsinin etkileri vardır. Sebepleri net olarak ortaya koymalıyız ama bilimsel çalışma, üretme ve yaşama alışkanlığını da bir yolunu bulup edinmemiz lazım.
Siz ne dersiniz, hiç bu konuyu düşündünüz mü?
***
Aziz Yıldırım şansız bir insan. Futbolla biraz ilgili olan herkes bilir veya tahmin eder ki Türkiye’de bir şekilde yıllardan beri şike yapılıyor. Şampiyonluk yarışına giren her takım saha dışındaki girişimleri ile maçlarda galibiyetleri garantilemeye çalışır, en azından sahada ki çabasının diğer takımlarca masada alınmasını önlemeye çalışır. Maalesef kamuoyunca çok benimsenmiş, gayet normal bir çabadır bu… Daha önce iki kez kılpayı şampiyonluğu kaçıran Fenerbahçe’nin Başkanı Aziz Yıldırım hem Fenerbahçe taraftarınca hem de rakip takımların taraftarlarınca beceriksizlikle suçlanmıştı. Bu yıl anlaşılan işi sadece futbolculara bırakmamış. Kimse de garipsememişti. Şansızlığı kanun değişikliğinden sonra ilk soruşturmanın kendisine rast gelmesi oldu.
Bir taraftan kamuoyunun şike konusunda kabulü hatta yapılması için baskısı var, diğer taraftan konu kanuna göre suç ama hiç uygulaması olmamış.
Aziz Yıldırım’ın yerinde olsaydınız bu koşullarda siz ne yapardınız?
Sadece Aziz Yıldırım’ın yerinde olsaydınız ne yapardınız diye soruyorum, kimse FB yanlısı, yada anti-FB yorumlar yapmasın. “Şeriatın kestiği parmak acımaz” hiç demesin, acır.
Aziz Yıldırım’ın durumu ne kadar talihsiz; hem kamuoyu nezdinde suçsuz hem yasalar önünde suçlu… Ne kadar sıra dışı ve çelişkili bir durum… Soruyorum siz olsanız son şampiyonluk yarışında ne yapardınız?
***
Asıl merak ettiğim konu şu; Aziz Yıldırım davası toplumda önümüzdeki yıllar doğru algılanabilecek mi? “Aziz Yıldırım yandı ama bu işler de düzeldi, o tarihten beri adalet var” denilebilecek ve yargı başta olmak üzere kamuya güven duyabilecek miyiz?
Aynı durum Ergenekon, Balyoz, Deniz Feneri davaları ile oluşturulabilecek mi? Bu davalar devlete ve yargıya güven mi oluşturacak yoksa belli bir siyasi kesime güç mü katacaklar?
İşte mesele bu…