Bir yazar olarak Türkiye’de yaşıyorsanız yazı konusu bulma noktasında sıkıntı çekmezsiniz. Biz her gün gazetelere ve hatta her an televizyonlara şok haber, şaşırtıcı haber, flaş haber duymak-görmek için koşan insanlarız. Ben de yıllardır yazan birisi olarak konu noktasında pek zorluk çekmedim. Bu günlerde de hiç zorluk, sıkıntı yok, fakat bir mecburiyet var galiba…
Bu noktada bir soru sormak istiyorum size; Siz olsanız bu günlerde ne yazarsınız?
Bir taraftan ülkenin Başbakan’ı diyor ki, “Dış tezgah var. Paralel devlet var. Ülkenin en parlak yıllarını yaşıyoruz, dev projelerimizi engellemek için kumpas kuruyorlar” Bu konudan daha önemli bir konumu olurmuş. Devlette bununla uğraşacak demektir, birazcık milli ise basında, tüm toplumda…
Bir taraftan da bakıyorsunuz 4 bakan birden yolsuzluktan dolayı istifa etmek zorunda kalmışlar, soruşturmalar engellenmiş, başka bakanlarla ilgili soruşturmalarda engelleniyor, Başbakan ve oğluyla ilgili yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmış, polisler birbirlerine girmişler, oğlu ifade vermeye dahi gitmemiş, binlerce polis tayin edilmiş, hakim-savcılar alt-üst edilmiş, hükümet devleti soyan bir çete görünümünde, fezlekeler Meclis’e ulaşmıyor, Bakan ve müsteşarı yolsuzluk yapan savcılara doğrudan telefonlar açabiliyorlar, görevlerini değiştirebiliyorlar… Tesadüfe bakın ki değişen hakim ve savcılar hep Hükümet üyeleri ile ilgili yolsuzlukları soruşturan veya soruşturmaya teşebbüs eden kişiler…
Bir yazar olarak bunu yazmazsınız da ne yazarsınız? Başka bir şey yazmanız adil ve mantıklı olur mu?
Ben bildiğiniz ve çoğunluk gibi 2’inci görüşteyim. Ülke yönetiminin, özellikle Başbakan’ın devlet kurumlarını, bürokrasiyi, medyayı, iş dünyasını ağır bir baskı altında tuttuğunu ve yolsuzluklarına kılıf bulmak için devleti alt-üst ettiğini düşünüyorum. Bu şartlarda nasıl başka bir şey yazayım?
Ben nasıl başka bir şey yazamazsam bu ülkede hiçbir yazarda başka bir şey yazamaz… Hiçbir bürokrat bu konuyu unutarak iş yapamaz, hiçbir iş adamı bu iş çözülmeden yatırım yapamaz… Kimse risk almak istemez…
Bu işin çözümü en acil konu…
Konu daha da aciliyet kazanacak ve karmaşık hale gelecek. Emre Uslu geçenlerde Başbakan’ın seçime yakın kendisine sahte suikast yaptıracağını yazdı. Ankara’nın 20 yıllık Belediye Başkanı da suikastler olabileceğini söyledi. İnanın her şey olabilir, Başbakan’da iktidarını devam ettirmek için her şeyi yapabilir… Seçimleri daha doğrusu iktidarı kaybederse neler olacağını en iyi kendi biliyor çünkü… Ülkenin bir şekilde bu sorunu çözmesi şart…
Sorun ne? Başbakan sorunu… Her şey gelip onda düğümleniyor. Nasıl bir anlayış ise demokrasiyi diktatörlük anlayışı ile uygulayıp bir de yolsuzluklara bulaşınca devlet durma noktasına geldi…
Bu işin en basit çözümü dahi çok zarar verecek…
Bıktıracak bu konu hepimizi… Sabırlarımızı zorlayacak… Gergin ve endişeli bir bekleyişe önümüzdeki günlerde daha derin gireceğiz… Muhtemelen yerel seçimler de çözmeyecek sorunu…
Ülkenin geldiği noktaya bakın…
Sonuç ülke için, toplum için, devlet için iyi olmayacak…
Bir anlamda bu yazımda 2 önceki “Korkuyorum” başlıklı yazımın bir kopyası oldu ama başka bir şey düşünemiyor ve yazamıyorum ne yapayım…
Siz olsanız ne yazardınız?