Yazımı bulunduğum kasabadan geçen Pazartesi internet arızası nedeni ile gönderemedim. Bu yazım dolayısı ile kendini az buçuk İslamcı sayan veya Müslüman sorumluluğu hisseden dostlar, bir CHP’linin bu konuda yazmasından dolayı nedense alınacak ve İslamiyet konusundaki “CHP kafirliklerini” sayıp, CHP’ye dersini verecekler ve huzura kavuşacaklar ama nafile… Konu o değil…
Ramazan süresince kendini İslami sayan entelektüel çevrelerin gündemi bazılarınızın da muhtemelen takip ettikleri gibi siyasal İslam oldu. Siyasal İslam, tartışılması gerekli bir konu ama nedense pek kimse müslüman dünyanın köklü-gerçek sorunlarına fazla girmedi:
-Neden Budist, Konfiçyus, Musevi veya Hristiyan dinini benimsemiş ülkeler İslamı benimsemiş ülkelerden ilerideler?
-Neden İslam ülkeleri ekonomik (gelir-harcama olarak bakmayın), kültürel, teknolojik, askeri ve siyasi yönden geriler?
Bu soruların cevabını düşünmeye başladığınızda insan aklı bazı şeyleri almıyor. İlk emri “ikra” yani oku, düşün, uygula gibi anlamalara gelen bir dinin mensupları nasıl bu halde olabilirler?
Okumanın, çalışmanın ibadetten daha önemli olduğunu söyleyen bir dinin mensupları nasıl bu kadar şekilci, saçma bir hayat yaşarlar?
Cevap muhakkak ki çoğunluk tarafından şöyle verilecektir: Çünkü, Müslümanlar İslamı içselleştirmemişler, yanlış uyguluyorlar, Kuran’daki islamla, yaşanan İslam arasında dağlar kadar fark var.
O zaman cevaplamamız gereken bir soru daha var: Neden gerçek İslam uygulanmıyor, gerçek din nedir? Bunları tartışmayacağım. Aslında hepimiz cevapları teorik olarak gayet iyi biliyoruz. Bazı bireysel ve toplumsal alışkanlıklardan veya geleneklerden maalesef kendimizi kurtaramıyoruz.
Birkaç soru daha sorayım:
Neden İslam dünyasında ahlaklı olmak öncelikle kadının kapatılması, dini vedünyevi sorumluluklarının ve kişiliğinin bir erkek tarafından üstlenilmesi olarak algılanıyor veya uygulanıyor? (Bu hafta içinde bu konuya ilişkin cuk oturan bir haber vardı; Yozgat’ta Vaiz, camide düğünlerde karısını, kızını oynatanlar deyyustur demiş. Dikkatinizi çekerim; Oynamak çok önemli bir günah ve sorumlu kadınlardan çok sahipleri olan erkekler!)
Neden çok namaz kılmak, özellikle camide çok namaz kılmak bizi rahatlatıyor da çok çalışmak, dürüstlük ve yaratıcı olmak aynı ölçüde huzur verici olmuyor?
Neden biz “Dindar” deyince kapanan ve vaktinin çoğunu namaza ayıran, sofu kişiyi aklımıza getiriyoruz da, yalan söylemeyen, haksızlıklarla mücadele eden, konu-komşu ile iyi geçinen, iyi insan olan, çağdaş bir kişiyi aklımıza getirmiyoruz?
Bir aylık alışkanlık sonucu, uykumun kaçtığı son ramazan gününü takip eden bayram namazı öncesi bunları yazdım ama huzursuzum. Yanlış anlaşılmaktan korkarak bunları yazıyorum. Demek ki ben de bu yaşa ve deneyimlerime ve bilgime rağmen toplumun verdiği alışkanlıklardan, algılardan ve yaşam tarzından kendimi hala kurtaramamışım…
Yukarıda ki sorularıma ilişkin bazı ip uçları vereyim; hiçbir ülke dini nedeniyle gelişmemiştir. Yani kalkınma konusunu dinler halletmez. Kalkınmayı sağlayan Hristiyanlık, Musevilik değil, bunlardan sıyrılabilen bir hayat anlayışıyla, yani laik bir anlayışla birey-toplum ve bunların oluşturduğu sistemdir. Kalkınmak da çok para sahibi olmak demek değil. Kalkınabilmek veya gelişebilmek medeniyet sahibi olmakla mümkün. Medeniyet sahibi olmak ise kültür ve teknoloji üretmekle mümkün. Bunlar ise iyi eğitim gerektiriyor. Kuran’ı ezberleten değil, “ikra” eden bireyler-toplumlar” yetiştiren eğitim sistemleri gerektiriyor. Ne bileyim, nasıl anlatayım, “adam olmak” gerekiyor. 4+4+4’lerle bu işler olmaz… Baylar, bayanlar! biz bir zamanlar dünyanın bir numarası iken de müslümandık… Sadece yobaz değildik… Kadın, konusunda göreceli olarak batıdan daha iyi durumdaydık. Fatihler, Mimar Sinanlar da özel yetiştirilmiş “dindar” nesiller değildi. Sadece iyi eğitim almış, önce adam olmuş Müslümanlardı…
Özünde üniversite sınavına sadece dua ederek hazırlanan bir öğrenciden farkımız yok…
Tüm aydınların gerçek islamı bilmesi, anlaması ve anlatması zorunludur... Baksanıza İslam, adalet demek ama İslamcılık nedir anlayan veya anlatabilen var mı?
Siyasal islamı tartışanlarında anlatamadıkları bu oldu…