Toplum olarak siyaseti ve tartışmayı seviyoruz. Dolayısı ile siyasi tartışmayı da seviyoruz. Sevmek ne kelime müptelasıyız ama genellikle rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalışıyoruz. Mısır konusu da öyle… Maşallah herkes Mısır konusunda iddialı bir şeyler söylüyor. Dikkat ederseniz aslında Mısır üzerinden Türkiye tartışılıyor. Öyle olunca da yanlış oluyor, doğru söylenenlerde yanlış olmuş oluyor.
Mısır’da birbirlerini öldürenler Müslümanlardır. Kimin hangi tarafın arkasında olduğunu, hangi tarafın daha iyi Müslüman olduğunu, kime hizmet ettiklerini, gerçek niyetlerini bilemem, kimsede bilemez ama bilinmesi gereken sonuçta insanın insanı ve Müslümanın Müslümanı öldürdüğüdür. Burada önemli nokta tüm İslam dünyasına yayılabilecek olan bu savaşa son verebilmektir. Kimin haklı olduğu veya kimin daha demokrat olduğu sonraki iştir. Öncelik bir ve beraber olabilmek ve bu kardeş kanı akışını durdurabilmektir. Sonra demokrasiyi tesis etmek, haklıyı haksızı ayırmaktır. Önce bölünmeyeceksin. Halbuki biz nerede ise bir birimizi keseceğiz… İslam dünyası ise tam bir zillet durumunda…
Bu ne akıl Yarabbi! Şuna bakın; Türk Hükümeti Mursici, Suriye Sisici, Katar ve Arabistan Sisici ama Suriye karşıtı, Türkiye Suriye karşıtı, Katar ve Arabistan’la dost. İslam İşbirliği Teşkilatı veya Arap Birliği ortada yok. Bildiğim kadarıyla darbecilere karşı çıkan Türkiye’den başka ülke yok. Bölgede tam bir kaos hakim.
Kim ki “Ben Müslüman olarak şunu destekliyorum” der ve bölünmeyi teşvik eder, bana göre günaha giriyordur, yanlış yapıyordur. Siyasetini ve menfaatini İslamiyet sanıyordur. Sonuçta, egemenlerin oyuncağıdırlar… Öncelikle birlik, beraberlikten başka savunulacak bir şey olmamalı… Hele Türkiye için… Batıyı, Egemenleri, İsrail’i suçlamadan önce İslam dünyası önce kendine baksın. Amaçları bölgeyi bölüp-parçalamak bu oyuna gelinmesin…
Türkiye’ye dönelim; Şu bizim halimize bakın, bu gidişle yakında bir birimize gireriz, Allah korusun. Yarın stadyumlar Beşiktaş-Trabzon maçında olduğu gibi protesto merkezleri olursa şaşmam. Dini siyasetin, siyaseti de dinin merkezi yaptık, imanı ve izanı da ayaklar altına aldık gidiyoruz nereye gittiğimizi bilmeden bir yerlere… Hükümet, daha doğrusu Tayyip Bey ise ikbalinin, hırsının mahkumu…
Siyaseti, özellikle İslami terminolojili siyaseti dindarlık sananlarımız tekrar düşünün…
***
Başbakan’ın uçakta gazetecilere verdiği demeci okumuşsunuzdur. Bir çok ilginç cümle var ama ben, “PKK henüz çekilmedi, ancak yüzde 10-15’i çekildi” açıklamasına değinmek istiyorum. Bunun anlamı PKK ile uzlaşmayacağım, “İmralı Barış Sürecini” unutuyorum demektir. Bu PKK’nın kentlerde eyleme başlayacağı ihtimalini gündeme getirir. Bu ise faiz ve döviz artışını… Şimdiden döviz artış yönündedir. Ancak, faizler artarsa bu durum bir miktar kontrol altına alınabilir ki bu da ayrı bir dert. Sarmal başlamıştır.
Boşuna bu yılın sıkıntılı olacağını söylemiyorum. Siyaset ekonomiyi, ekonomide siyaseti etkileyecek…
***
Bazı yorumcular geçenlerde bu konulara değindiğim yazıma ilişkin yorumlarında çizdiğim tablonun kendilerini ürküttüğünü söylemişler. Ben de ürküyorum. Çözüm mü? Tayyip Beyin gitmesi veya bu kafayı değiştirmesi…
Benim siyasi tecrübem insanların siyasette mantıkları ile değil, maalesef duyguları ile hareket ettiklerini öğretti. Yazdıklarıma da yine tepki gösterenler olacaktır ama maalesef doğru söylüyorum.