ERDOĞAN : Geceleri “dur yarin birisine kötülük yapayım..” diye yatağa giren bir lider değil.
‘manevi hassasiyetleri’ ile ‘Cumhuriyetin hassasiyetleri’ arasında kalmanın kafa dağınıklığı var.
‘hayatım puro, aşk ve motor üzerine kurulu’ diyenleri ‘danışman’ yapmasını hiç izah edemedi..
Kendisine ‘allah’sız adam’ diyen Uzan’a, ‘allah.. allah’ nidalarıyla yüklendi ama, Türkiye’yi aleni tehdit eden Barzani’ye ‘sus-pus’ oldu..
İl Başkanlığı ve Belediye Başkanlığı görevlerindeki fotoğraflarına baktığımızda arada ciddi farklar var. Yüzündeki ‘nur’ eskiye oranla azaldı. Siyaha yakın bir esmerleşme var. Fotoğraftaki Erdoğan’ın suratı daha masum ama yüz yüze geldiğinizde, keskin yüz hatlarıyla karşılaşıyorsunuz. Rol yapmaktan hoşlanmıyor. Naturel ve güvendiklerine karşı müşfik.
BAYKAL: Muhalefet etmeye bayılıyor. Gözü, asla Başbakanlıkta değil. Duruma göre kibar ve kaba olabiliyor. En nefret ettiği kendisiyle Milletvekilliği için sıra pazarlığı yapılması. Bu durumlarda “benimle pazarlık yapılmaz” sözünü kullanıyor. Rahatlıkla evden arayıp görüşebilirsiniz ama, makamdan ararsanız Nesrin Baytok’u geçemezsiniz!..
Bir ara ‘Anadolu Aslanlığına’ soyundu.. Partinin kurtlarını görünce ‘aslan’ı kümese kapattı. Bahçeli’den sonra Türkiye’nin en milliyetçi ikinci lideri. ‘seni havada-karada ikna ederim’ bakışları var... Kalabalıkta karşılaşırsanız Demirel gibi ‘elinizi itekler gibi’ sıkar... Çaycı’nın bile muhalifinden haz etmez... Duygusaldır, unutmaz!
BAHÇELİ: Gelmiş geçmiş en ketum parti lideri. Sık sık Ferdi Tayfur şarkıları dinler. Cesur ve kararlıdır. Soğuk ve kibirli bir görüntü versede şaşırtıcı bir tevazuya sahiptir.
Türk basınında en sevdiği gazeteci Fikret Bila’dır. Bila dışında telefonuna hemen çıktığı gazeteci yok gibidir... En önemli ve bilinmeyen özellliği ‘bilgiye olan aşırı’ tutkusu.. Kendisine perde arkası bilgi getirenlere daha özenli davranır. Her dedikoduya itibar etmez ama, her dedikoduyu çekmeceye koyup, kilitler...
Özel sohbetlerinde zaman zaman argo konuşabilir... ‘sağlık sigortası’ olmayan tek parti lideri. Bütün sağlık harcamalarını cebinden yapar.. Saygılı, mesafeli ve sağlık konularında aşırı titizdir. Ablasıyla beraber Tandoğan’daki evinde yaşar..
UZAN: Yer İzmir. Son yapılan yerel seçimlerde seçim arabasıyla seçim turu atarken bir gurup vatandaş kendisine ‘hortum’ sallar..
Cem Uzan, seçim arabasından korumalarından önce fırlar ve kendisine hortum sallayanların üzerine yürür. Uzan’a hortum sallayanlar hortumları bir tarafa atarak, canlarını kurtarırlar!..
Uzan, bazı tez canlı refleksleriyle ezeli ve belki ebedi hasmı Erdoğan’a benzer... Keskin tavrına rağmen, ‘her zaman anlaşmamız mümkün’ diyen bir gülüşü var.. Şaşırmaya bile vakti olmadan ‘hortumcu’ damgası yedi. Bütün ailesi bir anda kayboldu. Kalbi tekledi, yakın arkadaşlarının omzunda ağladığı günler yaşadı.
Tecrübeli bir siyasetçi değil ama, iyi bir stratejist... Doğru bir fikir karşısında komplekse girmeden kendi fikrini gözden geçirebiliyor..
DİP NOT: Diğer yazıda Ağar, Mumcu ve Yazıcıoğlu ile devam edeceğiz..