5 Ağustos 2013 Tarihi önemliydi; Ergenekon Davası kararları siyasi tarih açısından, hukuk açısından, demokrasi tarihi açısından velhasıl çok açıdan önemliydi…
Çok yorumlar yapabiliriz, “Darbecilere çok iyi bir ders oldu” diyebilir, “Cumhuriyet Tarihinin en büyük hesaplaşmasını yaptık” diyebilir ve bir anlamda futbol maçlarında atılan golden sonraki tahrik eden ayıplı el işaretlerini anımsatan hallere bürünebiliriz…
Diğer taraftan, “Hangi, darbeyi, hangi eylemi ceza verdiklerine gerekçe yapabildiler, bu nasıl Mahkeme?” diyebilir, “Apo’nun özgürlüğünün konuşulduğu bu günlerde, kendi atadığın ve beraber çalıştığın Genel kurmay Başkanı’na terörist diyerek sen Başbakanı olduğun devlete ihanet ettin” de diyebilir ve Başbakan ve iktidarını mahkum da edebiliriz. Bu kadar sert söylemlerimiz olmamalı ama insanın kendisini tutması mümkün değil. Ben de söyledim… Söyledim ama bunları tehlikeli buluyorum ve bundan sonrasından da endişeliyim. Şimdiye kadar olan ve sizinle paylaştığım endişem, artarak devam ediyor. Kutuplaşma gerçekten çok tehlikeli bir hal almaya başladı. Tayyip Bey, nasılsa devlet benim, tüm güvenlik güçleri kayıtsız-şartsız bana tabi, iş sertleşirse karşıtlarımı ezerim diye düşünebilir ama bu siyasi basit bir düşünce olur. Bir devlet adamı tehlikeyi mutlaka görür; artık birbirimize hiçbir şartta destek olmayacak kadar bu toplum ayrışıyor. Çok tehlikeli bir noktaya doğru gidiyoruz, görmemiz, anlamamız lazım.
Evet, geçmişte savaşlar ve dış politika bizi birleştirirdi ama artık hiçbir konu bizi birleştiremez noktaya hızla yaklaşıyoruz. Tarafların 200 yıllık mücadele sonrası geldikleri bu nokta bence çok tehlikeli. Hatta ben bu gelişmelerden sonra bu koşullar ve gerginlik trendi böyle artarsa, demokratik kurallar dahilinde iktidarın el değiştireceğine de inanmam. Daha açık yazayım; olaylar ve tansiyon böyle artarsa ben Tayyip Bey ve etrafının, iktidarı bırakmamak için her şeyi yapacaklarına ve seçim safhasında ve seçimler sırasında her türlü anti demokratik uygulama ile iktidarlarını devam ettirmeye çalışacaklarına eminim. Çünkü, öyle bir ortam ve anlayış var ki anti demokratik uygulamalar için mutlaka bol bol fırsat yakalayacaklardır. Aptal, kızgın ve ya kasıtlı birileri onlara bu bahaneleri bolca sunacaklardır. Türkiye artık yeni derin devleti (Tayyip Bey derin devleti) ile her türlü melaneti yapmaya hazırdır. İktidarı da öyle demokrasinin gereği diyip vermezler… Bu durum zaten Türkiye’den bazı beklentileri olanlar için ideal bir durumdur…
Pek inandıramıyorum ama ekonomi borca batmış durumda. İstediğiniz kadar GSYH/Kamu borcu oranı eskiye nazaran çok düştü veya AB’ye göre çok iyiyiz deyin. Yıllardır gelirinizden fazla harcama yapıyorsunuz anlamına gelen yüksek cari açığınız, sizi yüzde 25’lik bir borç oranı ile dahi batırabilir, inanın. Ve biz hızla bu noktaya doğru gidiyoruz. Ekonomik dengeler bozuldu bir kere, yeniden kurmak oldukça zor olacak. Zaten şimdiden, enflasyondan, büyümeye tüm hedeflerimizi revize etmeye başladık. Bozuk ekonomi karmaşayı körükleyecektir.
Fakat daha önemli gördüğüm iç politikada ki muhtemel gelişmelerdir. Kürt meselesi bu iktidar zamanında kontrolden çıkmıştır. Yeni yükselen liderimiz Öcalan tarafından 15 Ekim’e kadar müsaade verilen Hükümet, hem PKK terörü nedeniyle hem de karşıtlar nedeniyle bir çok şekilde iç kaynamalara şahitlik edecektir. Hükümet olaylara yanlış teşhis koymuş ve yanlış tedavi uygulayan panikte bir doktor gibidir. Tayyip Bey ilaçsız uyuyamamakta veya ayakta duramamaktadır. Güvenlik birimleri koordine edilememektedir. Özellikle istihbarat birimleri arasında savaş başlamıştır.
Türkiye Ortadoğu konusuna boğazına kadar batmıştır ve Suriye ile ilgili yeni gelişmeler Türkiye üzerinden sahneye konulmak zorundadır. Bunun anlamı, Türkiye bataklığa daha fazla girecektir. Bölgede Müslüman Kardeşlerin hamisi olan ve kendisi de Müslüman Kardeşlerin bir fraksiyonu olan AKP mecburen Türkiye’yi daha fazla olayların içine sokacaktır.
Ekim sonrasından endişeliyim. Bu anlayış ve koşullarda en azından yerel seçimlere ve halkın seçeceği Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidiyoruz. Tayyip Beyin MİT’i kazanmak için her şeyi yapacaktır, ancak kaybeden Türkiye olacaktır.
Herkesin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.