Tevfik Diker’i yaklaşık 8 senedir tanırım. Tanındığının aksine içinde ölmeyen bir çocuk taşıyan bir yaradılışa sahip, ele avuca sığmayan istisnai kişiliktir Tevfik Diker..
Kunduracı bir babanın oğlu...
Pirinç pilavını askeri okulda tanımış ve lakabı,”süslü Tevfik’”e çıkmış bir anadolu insanı..
Konuştuğu zaman çöğerte çöğerte ve tok konuşur..
Siyasi hayatının önemli bir bölümü istikrarsız geçti..
DYP’den Genç Parti’ye uzanan bir menüsü var..
Gazetecilerin yüzde 80’i Tevfik Diker’den haz etmez..
Hatta gıcık kapar..
Ben Tevfik Diker’den gıcık alan gazeteciler sınıfından değilim..
Hatta, milli duygularının güçlü olması nedeniyle sempatim de vardır..
Ama yüzüne karşı kendisine en sert eleştirileri de getirmişimdir...
Son olayını biliyorsunuz...
Subayların Büyükanıt’a mektup yazmasında gizli başrol Diker’e ait..
Mektubun meali şöyle: Genelkurmay Başkanı Cumhurbaşkanlığı seçiminde aktif rol oynasın..
Ne yapması gerektiği de söyleniyor mektupta: Koordinatör olsun!..
Anlaşılmaz, izah edilemez bir demokrasi ayıbı bu..
Tevfik Diker’i parlemontoya kim göndermişti?
Halk!..
AK Parti’yi kim seçmişti?
Halk!
Diker, en başta kendisini Milletvekili seçen vatandaşının hukukuna saygı duymalı..
Sonra da demokrasiye!..
Türkiye’nin dinamikleri Erdoğan’a,”iktidar olduk ama muktedir olamadık” sözünü söyletmek zorunda bırakmadı mı?..
Cumhuriyetin genlerini değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceği bilinmesine rağmen, tersi olabilirmiş gibi davranan herkes Cumhuriyet değerlerini sömürenlerdir..
Şeriat gelecek dense, önce AK Parti karşı çıkar!..
Niye mi?..
Sosyal yaşamları çok güçlü!..
Önemli bir bölümü ne kadına, ne de paraya uzak!..
Dibine kadar yaşadıkları bir hayat var!..
Bu korku ne peki?..
Korkuyormuş gibi yapıp, beğenmediklerimizi safdışı mı yapmak istiyoruz?
Sandıkta başedemeyip, “eee hadi asker gelsin artık” demek ayıptır..
Yan gelip yatmak yok!..