Milletvekilliğimin ilk yılı tamamlanmadan şu ünlü 4+4+4 diye anılan eğitim sistemimizde önemli değişiklikler yapan kanun getirilmiş ve uzun gece çalışmaları, tartışmalar hatta çok ciddi kavgalar sonrası Meclis’ten Ak Partinin kahır ekseriyeti nedeniyle geçmişti. Tasarı kanunlaştığında Ak Partili milletvekilleri ayakta dakikalarca alkışlamış, adeta tarihin çok önemli bir anı, bir dönüm noktasını yaşıyoruz havasına sokmuşlardı. O an hep gözümün önündedir. Hiç unutmam. Çok etkilenmiş ve duygularımı o haftaki yazıma da aktarmıştım. “Neden Red Oyu Verdim?” başlıklı 1 Nisan 2012 tarihli yazımı “Yazarın diğer yazıları” başlıklı bölümden girip okuyabilirsiniz. Şöyle başlamıştım;

“İmam Hatiplerin ortaokul bölümlerinin yeniden açılması, Kuran-ı Kerim ve “Peygamberimizin Hayatı” derslerini de içine alan şu ünlü “4+4+4” yasasına red oyu verdim. Hayatımın en sıkıntılı günlerinden biri oldu. Sıffin’de Hz. Ali ordusu savaşı kazanmak üzere iken nasıl Muaviye askerlerinin mızraklarına Kuran sayfalarını geçirmeleri ile savaşı kaybettilerse ben de o savaştaki Hz. Ali askerlerinin yaşadığına benzer bir ikilem yaşadım. Müslüman bir kişi olarak Kuran derslerine ve peygamberin hayatının öğrenilmesine karşı mı çıkacaktım? Hakikaten zor anlardı. İktidar grubu sanki İslam yasaklanmışta geri getiriyor havasındaydı. Üzüldüm… Biraz düşününce gördüm ki yeni Muaviyelerin eski numaralarını yaşıyordum. Çarçabuk toparlandım ve red oyu verdim. Vicdanen ve mantıken huzurluyum. Sebeplerim hukuki, pedagojik, toplumsal, siyasi ve inançla ilgilidir.”

Bu konuya neden girdim? Belki gözünüzden kaçmıştır. Geçenlerde MEB bir araştırma yayınladı. Yabancıların meşhur PİSA Eğitim Araştırma ve Değerlendirme çalışması hep sonlarda yer aldığımız için bizde rahatsızlık yaratınca kendi testimizi yapmışız. Adıda ABİDE (Akademik Başarı İzleme ve Değerlendirme) Sonuç medyada kısaca şöyle yer aldı;

“Milli Eğitim Bakanlığı Türkiye genelinde binlerce 4'üncü ve 8'inci sınıf öğrencisine yönelik yapılan "ABİDE" eğitim araştırmasının veri analizleri tamamladı. Rapora göre derslerde yetersizlik ilkokulda başlıyor ve artarak ilerliyor. 8. sınıf öğrencilerinin yüzde 16'sı dört işlem yapamıyor. 4 öğrenciden birinin Türkçe bilgisi, temel ve temel altı seviyede. Fen bilimlerinde öğrencilerin yüzde 86’sı, sosyal bilimlerde yüzde 65.3’ü orta ve alt düzeyde. Yüzde 39.8’i vücuttaki organların görevini bilmiyor, iki farklı olay arasında bağ kuramıyor.”

Verdiğim oy konusunda haklı olduğum ortaya çıktı diye sevinmiyorum, gururlanmıyorum, övünmüyorum. Öyle olsa yıllardır ekonomi, dış politika, iç politika alanında yazdıklarımı ve haklılıklarımı yazar-söyler veya kitap olarak yayınlar övünürüm. Sadece bu çok önemli hadisenin bilinmesi ve ders çıkarılması gerektiğine inanıyorum. Türkiye’nin ve bir kaç kuşağın gelecekleri harcandı. Birileri siyaset Müslümanlığı adına ülkenin ve toplumun istikbali ile oynadı…

Bilinmesi şart.

Ders çıkarılması şart.

Tekrarlanmaması şart.

Siyaset Müslümanlığı yapmakla başarı yakalanmıyor. Çünkü, siyaset Müslümanlığında asıl amaç siyaset yapmak fakat İslam kullanarak yürümektir. Her şeyi İslam sosuna batırıyorsunuz, düşünmeğe, analiz etmeğe, çalışmağa gerek kalmıyor. Oyları alıyorsunuz…

İmam Hatipleri çoğaltmakla ne Müslümanlık ne de eğitim seviyemiz gelişmiyor. Eğitim en önemli konu ve sorunumuz. Konu bilimsel olarak ele alınmak zorunda…

Son olarak bir siyasi laf edeyim; Siyaset müslümanları bir asır öncesinin Köy Enstitüleri, asırlar öncesinin Enderun’u seviyesine dahi ulaşan bir vizyona asla sahip olamadılar…

Çünkü, ne batıdalar ne doğuda, ne bilimle yürüyorlar ne imanla, ne çalışıyorlar ne de ahlaklılar…