Tam bir ay oldu şu saçma torba kanun tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonu’na geldiğinden beri… Bir aydır görüşüyoruz. Meclis çalışmıyor biz hafta sonları da dahil uğraşıyoruz. Çok gerekli maddeler de var torba tasarı da ama devleti tahrip eden, hukuku ayaklar altına alan maddeler daha fazla. En kötüsü de galiba İdari Yargılama usulü ile ilgili madde. Buna göre diyelim ki bir kamu görevlisisiniz, müdürlükten alındınız veya şefsiniz, amirinizin keyfi tutumuyla durup dururken ilgisiz bir yere sürüldünüz. Dava açtınız aylarca hatta birkaç yıl mücadele ettiniz ve kazandınız. Şimdiki mevzuata göre 30 günde eski görevinize iade edilmeniz gerekiyorken şimdi bu 2 yıla çıkıyor, yani kırmızı çarşambaya göreve iade edileceksiniz… Üstelik 2 yılda göreve iade edilmeseniz de sorumluları dava edemezsiniz diyor. Kısaca göreve iadeniz mümkün değil…
Bu madde kanunlaşırsa 3 milyon kamu görevlisinin iş güvencesi ortadan kalkacağı gibi Anayasa’nın 125 ve 138’inci maddelerine de aykırılık söz konusu olacak ama en kötüsü kişi hak ve özgürlükleri de ortadan kalkmış olacak. Hakkınızı arama özgürlüğünüz yok ediliyor. Tam bir skandal; devlet ve hukuk tahrip ediliyor…
Bu satırları yazarken saat 02.00 suları. Komisyonun bugünkü çalışmaları yarıma doğru bitti. Ramazan ayı, oruç, sıcak demiyor her gün bu saatlere veya daha geç saatlere kadar çalışıyoruz. Ne için? Bir anlamda devleti yıkmak için… Bunun yanısıra vergi ve prim affı, belediyelerin bedelinin altında kişilere taşınmaz tahsisi, Üniversitelerin öz varlıklarının yani kupon arsalarının piyasaya olan borçlarının ödenmesi için satışının mümkün olması, Özelleştirmelerde Danıştay kararlarının uygulanmaması gibi maddeler de var.
Torba Kanun’un asıl gerekçesi Soma Faciasıydı. Bir daha başka Somalar yaşanmaması için Avrupai bir düzenleme ve denetim sistemi çıkaracak, taşeron işçi çalıştırmayı mümkün olduğunca azaltacaktık. Nerede?
Yeniden memurun sürgün ve görevden alınma maddesine döneyim; Biliyorsunuz devletin kuralı, hukuku yoksa saygınlığı da yoktur. Devlet gücünü doğruluktan ve hukuka olan saygısından alır. Arap ülkeleri veya Güney Amerika ülkeleri de zengindirler, astıkları astıktır ama güçlü ve saygın değillerdir çünkü hukukun üstünlüğünü esas almazlar… En başta kendi vatandaşı nezdinde hakka, hukuka riayet etmeyen devlet saygınlığı olmayan devlettir…
Biz Anadolu coğrafyası gibi hassas bir etnik ve inanç sorunsallı alanda hukukla, hukuku esas alan bir devletle yaşamaya mecburuz…
Çevre ülkeler hukuksuzluk, dolayısı ile kan ve kaosla dolu… Hukuksuz bir ortamda bu kan ve kaos bize de kolaylıkla sıçrayabilir…
Komisyondaki AKP’li iktidar çoğunluğuna neredeyse yalvardık bu ihaneti yapanlardan olmayın diye ama onlarda emir “Büyük yerden” gelmiş… Daha büyüğü var diyoruz şu mübarek günde yapmayın bunu diyoruz ama nafile… Bugün bizi sessizce yine dinlerler ama sonuçta elleri “Evet” için kalkar… Bize birebir de söyledikleri gerekçe “Paralel yapı ve PKK’lıları bu yolla devletten temizlemek mümkün”…
Devlet, hukuk yok edilerek temizlenmez ki…
Anlamak istemedikleri bu…