Yazılarımı tatilde bile olsa aksatmadım. Tek istisnam kamuya dönük işlerimdir. Bu sefer de öyle oldu, Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki anormal yoğunluk yazılarımı aksatmama sebep oldu. Günde ortalama 10-12 saat bazı günler 15-16 saat cumartesi ve pazarda çalışınca aksama kaçınılmaz oldu. Hem de sürekli gergin, bazen de kavgalı bir ortamda…
Devamlı ve düzenli okur ve yorumcularımdan özür dilerim ama gerekçem sanırım geçerlidir.
Çarşamba günü “torba” ya Genel Kurul’da başladık. Bu yazıyı sahurda yazıyorum. Sahurlara kadar süren bir maraton sonucu Bayram öncesi bitirmek durumundayız.
Torbanın ağzını zamanında büzemediğimiz için iş uzadı. Artık, konuları tartışmıyor birbirimize hakaret ederek, ortamı gererek yasama yapıyoruz. Verim düşük. Biz muhalefetiz, yokuş yapıyoruz ama iktidar milletvekilleri de konular tartışılmadan, talimat nasıl gelmişse hiç irdelemeden bir an önce “torba” çıksın istiyorlar. Bazen kızıyorum “Sizin kimliğiniz, kişiliğiniz yok mu? Hükümetçe her getirilen tasarıya evet demek zorunda mısınız? Yasama, yürütme ve yargı ayrı erklerdir. Bu kadar pasif olmayın, siz de gerekçe sorun, siz de sorgulayın!” diyorum ama binde bir ancak bunu yapıyorlar… Tayyip Bey AKP Grubu böyle koyun gibi olursa başkanlık değil, inanın ortaçağ krallığı bile yapar ömrünün sonuna kadar…
Bunları anlatınca aklıma bir fıkra geldi. Değerli AKP’li milletvekillerini hariç tutarak ve onları kast etmeden, hoşgörülerine sığınarak yazayım. Teşbihte hata olmazmış…
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından bizim Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel 3 aylık ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri, "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak, her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak, füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek, yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış, oldukça kısaymış, "Maymunu iyi besle!"
***
Yazmadığım süre zarfında çok fazla yazılması ve tartışılması gereken gelişme oldu. Galiba en önemlilerinden biri İŞİD. İŞİD Ortadoğu ve Türkiye için tam bir bela örgüt ama asıl sorunu İslamiyet için… Düşünebiliyor musunuz, dışardan bakınca İŞİD eylemleri İslamiyeti nasıl gösteriyor?
İsrail’den şikayet ediyor, lanetliyoruz ama İŞİD daha fazla ve daha vahşice Müslüman katletmiyor mu? Üstelik camileri bombalıyor, hunharca katliamlar yapıyor ve tüm bunları İslam adına yaptığını iddia ediyor….
İŞİD bizim vatandaşlarımızı da rehin almış durumda… Kamyon şöforlerimizi serbest bıraktılar ama Musul Konsolosluk mensuplarımız ellerinde… Konsolosluk mensuplarının İŞİD’in eline geçmesi de tam bir basiretsizlik örneği… İŞİD mensuplarının önemli bir kısmının Türk olması sorunun içimizde olduğunun ispatı… Bizim bu işle daha çok uğraşacağımızın bir diğer delil de Güneydoğudaki Kürt kökenli vatandaşlarımızın İŞİD’le savaşmak üzere Suriye ve Irak’a geçtikleri gerçeği…
Ortadoğu bataklığına battık demiştik değil mi?
Diğer yandan bir rivayet rehinelerin cumhurbaşkanlığı seçimine yakın bırakılacağı ve bu suretle oy kazanılacağı… Eğer bu doğruysa rezalet daha da büyür…
Davutoğlu hala Dışişleri Bakanı maalesef…