E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Yalçın Toker

Tuğrul Türkeş ve MHP'deki Yıllarımdan Anılar
7 Eylül 2015 Pazartesi

Değerli okuyucularım, geçen hafta, 93 Harbi ve I. Dünya Savaşı döneminde işgalci Ruslar’a uşaklık yapan Ermenilerin “tehcir”ini ve Hristiyan Batının gerçekleri tersyüz ederek bu olayları “Türklerin Ermeni katliamı” diye sunmalarını yazmaya başlamıştım. Bugün de aynı konuya devam edecektim. Fakat geçen hafta içinde cereyan eden bir siyasi kalleşlik, bugünkü yazı konumu değiştirmeme sebep oldu.
İzninizle aktüalite kazanmış olan o siyasal olaydan, yani Tuğrul Türkeş’in Partisinin kararına uymayıp seçim Hükümetinde görev almasından söz edeceğim şimdi..
Bu olay bende büyük bir şok etkisi yarattı ve anılarımı canlandırdı..
Biliyorsunuz Tuğrul Bey, MHP’nin efsane başkanı Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in büyük oğludur. Ben kendisini ilk olarak 1977 yılında Ankara’da görüp tanımıştım.. 5 Haziran 1977’de ülkede genel seçimler yapılmış, bugünkü gibi hiçbir parti çoğunluk sağlayamamıştı.. Önce Bülent Ecevit bir azınlık hükümeti kurmaya çalışmış, fakat güvenoyu alamamıştı. Memlekette bu günkü gibi yine kan gövdeyi götürmekteydi. O ortamda 21 Temmuz 1977 tarihinde, adına İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti denilen Koalisyon kuruldu. Koalisyon Hükümetinde Süleyman Demirel Başbakan, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan da Başbakan yardımcılıklarını üstlendiler..
Ben o tarihlerde MHP’nin İstanbul İl 2. Başkanı ve partinin yayın organı Hergün gazetesinin İdare Meclisi üyesi ve fıkra yazarı idim. Hatırlarsanız o zaman İl Başkanımız Recep Haşatlı idi. Oğlu ile birlikte komünistlerce öldürülen başkan.. Partinin Hergün gazetenin İdare Meclisinde üç kişi idik. Başkanımız Ali Sahir Nariç Ağabeydi. Sahir ağabey o dönemde Başbuğ Türkeş’in en güvendiği kişilerdendi. İstanbul’a gelişlerinde onun Yakacık’taki evinde kalırdı. İdare Meclisindeki diğer kişi ise, daha sonra yine bir suikastte öldürülmüş olan dönemin Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak’tı.
O günlerde Hergün hamle üstüne hamle yapıyor, trajı artıyordu. Fakat henüz bir Ankara bürosu bile kuramamıştık. İdare Meclisi Başkanımız Sahir ağabeye, “ilk yapmamız gerekenin Ankara’da bir büro kurmak” olduğunu söyledim. Hemen birlikte Ankara’ya gitmeye karar verdik. Trene atladık, onun evinde kavurtup getirdiği fıstıklarla kuru üzümleri yiye yiye Ankara’nın yolunu tuttuk. Ankara’da hem gazetenin büro işini halledecek, hem de Hükümetteki MHP’li Bakanlarımızı tebrik edecektik. Önce Partinin Genel Merkezine gittik.. Orada bazı arkadaşlar, Genel İdare Kurulu’nda üye olan Taha Akyol’un gazeteciliğe çok meraklı olduğunu söylediler ve kuracağımız büronun başına onu getirmemizi tavsiye ettiler. Sahir ağabey bana sordu, Taha’yı tanımıyordum, ama mesleği avukatlıktı yani benim meslektaşımdı. Bu yüzden olur verdim ve onu Ankara bürosunun başına geçirdik. Yazıhanesini de Hergün’ün Ankara bürosu olarak gösterip işi çözümlemiş olduk.
Sonra Taha Akyol gazeteye haberler göndermeye, makaleler yazmaya başladı. Tabii o zamanlar şimdiki gibi bilgisayarlar falan yoktu.. Ankara’dan telex’le veya telefonla yazılarını yazdırıyor, ben veya Enver Altay’lı da onları düzeltip gazeteye koyuyorduk. Yani gazetelerde, televizyonlardaki bugünün ünlü ismi, büyük ustası Taha Akyol’u medya dünyasına işte böyle ilk adımımı biz attırmıştık.
Ankara’da Hergün gazetesinin büro ve temsilcilik işini böylece hallettikten sonra, Sahir ağabeyle Bakanlıklara gittik..  Dönemin Koalisyon Hükümetinde, MHP’den Sadi Somuncuğlu Devlet Bakanı, Agah Oktay Güner Ticaret Bakanı, Cengiz Gökçek Sağlık Bakanı, Gün Sazak Gümrük ve Tekel Bakanı olmuşlardı. Bütün Bakanlarımızı tek tek ziyaret ettik.. Her yer Anadolu’dan tebrik için gelmiş olan partililerle dolmuştu. Binaların koridorları, merdivenleri insan kaynıyordu..
Biz önce Agah Bey’in Ticaret Bakanlığına gittik.. Orada ilk karşılaştığımız kişi Tuğrul Türkeş olmuştu.. Sahir ağabey onu çocukluğundan tanıyordu. Beni de tanıştırdı. O zamanlar galiba 20-22 yaşlarında bir delikanlı idi.. Hacettepe Üniversitesinin İktisadi İdari Bilimler Fakültesinin ekonomi bölümünde okumuş.. O günlerde ya okulu bitirmişti ya da henüz talebe idi, tam bilemiyorum. Agah Bey kendisini Bakanlıkta işe almış..
Tuğrul Bey, Sahir ağabeyin elini öpmek istedi, benimle tokalaştı.. Güler yüzlü bir gençti. Yüzü, sevgili albayımızın, değerli Başbuğumuzın çok az rastladığımız güleryüzlü zamanlarındaki hallerini andırıyordu..  
“Agah Bey geleceğiniz söylemişti” diyerek bizi Bakanın odasına götürdü.  Bize ikramda bulunmak isteyince, hemen Agah Bey yerinden kalkarak kendi elleriyle bize çukulata ikram etti. Ağzımızı tadlandırdı.. Zaten Agah Beyi çok severim. O dönemdeki MHP Kurultay’ına İstanbul delegesi olarak katılmış, Başkanımız Haşatlı’nın, “Yalçın Bey sen de bir konuşma yap, Kurultay’da İstanbul’un da sesi duyulsun” demişti. Konuşmamdan sonra beni ilk tebrik edip kutlayan kişi olmuştu Agah Bey, bunu hiç unutamam.. Allah ona uzun ömürler versin. Yeniçağda onun haftalık yazılarını okudukça, hep o gün ikram ettiği çukulatanın tadı gibi zevk alırım, anılarım canlanır..
Tuğrul Türkeş, Ticaret Bakanlığında basın danışmanlığı görevi yaptı.. Sonra eskiden benim de makaleler yazdığım Ortadoğu’da, Akşam ve Son Havadis gazetelerinde çalıştı.., Daha sonra ticaret işlerine girişti. 1997'de Alparslan Türkeş'in ölümü üzerine MHP Genel başkanlığına adaylığını koydu. Başka birçok adaylar daha vardı. 6 adayın Devlet Bahçeli lehine çekilmesi üzerine 1997’deki Kurultayda seçimi kaybetti ve Devlet Bey seçildi. Bunun üzerine hemen gitti ATP'yi (Aydınlık Türkiye Partisi)’ni kurdu, partinin Genel Başkanı oldu. 2002 seçimlerinde DYP ile işbirliği yaptı, fakat DYP barajı aşamayınca milletvekili olamadı ve siyaseti bıraktığının söyleyerek kenara çekildi.
Fakat 2007 seçimlerinde eski rakibi Devlet Bahçeli ile barıştı, Ankara’dan 1. sıra MHP adayı yapıldı ve seçilerek Meclise girdi. 2011 ve 2015 seçimlerinde de Ankara’dan 1. sıra adayı yapıldı, yine milletvekili oldu.  26 ağustos 2015'te Ahmet Davutoğlu seçim Hükümetini kurmaya çalışırken, MHP’nin kararını çiyneyerek ona destek verdi, Bakanlık teklifini kabul etti. Seçim Hükümetinde Başbakan yardımcısı yapıldı.
Tuğrul Türkeş’in, partisinin kararını dinlemeyerek Bakanlık koltuğuna oturması, ülkücü camiada çok büyük bir rahatsızlık ve infial yarattı. “Babasının anısına saygısızlık yaptı”, “Başbuğun kemiklerini sızlattı” türünden söylemler ve medyadaki yorumlar sütunları doldurmuştu..
Davudoğlu Hükümetinde Başbakan Yardımcısı yapılan Tuğrul Türkeş, partinin Disiplin Kuruluna savunma göndermemiş, düzenlediği basın toplantısında "Ben MHP mensubuyum ve seçim hükümetinde de olsa partimi iktidar yaptım. Kimse beni bundan dolayı partimden atamaz. İlla ki atılmam gerekiyorsa buna ülkücü camia karar vermelidir" demeye kalkıştı. “Yanaşmalar, devşirmeler, davaya emek vermeyenler, sözde Ocakçılar beni yargılayamaz.. Bana saldıranlar iki sarhoş üç beş çapulcudan ibaret” gibi sözler sarfetti.
Tabii sonunda Genel Disiplin Kurulunun kararı ile partiden atıldı.. İhraç kararı oy birliğiyle alındı. “Ben de şahsen, siyasi çıkarlar uğruna bu sözlerini ve partinin kararına karşı çıkışını Başbuğumuzun oğluna yakıştıramadım” diyerek konuyu burada sonlandırayım.
Yukarıda adını anmış olduğum diğer bir eski MHP yönetici olan Taha Akyol şimdi ne durumda?.. Partiye bir hizmeti var mı, halen üye mi değil mi, bilmiyorum. Zaten yazdıklarını da okumuyorum. Televizyonlara da çıkıyor, ama izlemiyorum.. Zaten benim şimdilerde bir iki kanaldaki haberleri izleme dışında televizyonlarla işim ve ilişkim  yok.. Maçları, spor programlarını izliyorum o kadar.. Satılmış ve kiralanmış ekranlarda, medya mensubu geçinen kesilenlerin yağcılıklarıyla kutsal mesleğimizi ayaklar altına almaları sürüp gittikçe başka ne gelir elden? (*)
İlerleyen günlerde eski dönemlere ait, Başbuğ Türkeş’le, MHP yöneticileri ve bazı Bakanlarla ilgili anılarımdan yeri geldikçe söz ederim. Mesela 80 öncesinin, suikastlerle dolu kanlı günlerinde, Sadi Somuncuoğlu Ağabeyin, beni makam arabası ile evime kadar götürebilmek için, “arkayı dörtleyin beyler” diyerek arka koltukta bana yer açması gibi unutamadığım olayları falan anlatırım.            
 
(*) Ayrıntılar için Bkz. İhtilaller ve Darbeler Arasında Gazetecilik ve Kitapçılık Anıların/ Yalçın Toker, Toker Yayınları, sa: 237-281, Tel: 0535 3199349
e-KİTAP: kitap@dr.com.tr  ww.ttnetkitap.com/yayinevi/detay/yayinevi/447

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 17509 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Misafir 11 Eylül 2015 Cuma 14:05

Hocam, kitap gibi yazıyorsunuz. Daha öz olursa, okunması da kolay olur.

Yorumu oyla      53      49  
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
trabzonspor
hollanda
ihracat
film
Necmettin Erbakan
madenci
Akhisar Belediyespor
ROMA
Faruk Bal