İğneada’ya geldim, yazlığıma çekildim.. Seçim günü İstanbul’a dönüp oyumu verecek ve aynı gün geri döneceğim..
Televizyonlardaki siyaset haberleri bıkkınlık getirtti bana.. Neredeyse insanları ruh hastası yapacaklar.. On için İğneada’da televizyon bile açmayacak, kafa dinliyeceğim.. Meşgalem, deniz, botumun tamiri ve bahçe uğraşlarım olacak..
Ben bunlarla meşgulken, benim hanım da aşağıda ev işleri ile meşgul..
Neyse, ben kendi meşgaleme döneyim.. Buradaki en uzun uğraşım da kitap okumak.. Yazdığım ve bastığım kitaplarda tashih hataları var mı, onları kontrol edip düzeltiyorum.. Eğer “kitaplarının reklamını yapıyor” demezseniz sizlerle de onları paylaşacağım..
Mesela şu anda elimde Aka Gündüz’ün Türk Duygusu kitabı var..
İşte benim, günümüz Türkçesi ile biraz sadeleştirerek bastığım o kitaptan satırlar:
“Aka Gündüz, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatımızın en önemli yazarlarından biridir. Roman, hikaye ve biraz da şiir olmak üzere, kitaplarının sayısı 60’ı bulur. Eserlerine genellikle, Osmanlı’nın yıkılışı ve Cumhuriyetin kuruluşu günlerinin toplumsal olaylarını konu yapar.. Onları ve o dönemde mağdur edilen kadınları ve çocukları anatır..”
Kitabın önsözünde Aka Günüz, “Yurt kitapları” adını verdiği bu dizideki eserlerinden şöyle söz ediyor:
”Maksadım sadedir, samimidir, şudur; Köydeki çiftçiden, şehirdeki aydın çocuğundan, yaşlı emeklilere kadar herkes kitap okumak istiyor. Ben işte bu ihtiyaçları karşılamak istedim. Bu milli görevimi yerine getirmek için de bu kitabı yazdım. Çünkü ben öz bir halk çocuğuyum ve halk beni sever. Bunu başaracağım ve halkın göstereceği sevgi hayatımın edebi mükafatı olacak..”
ÜÇ BOY..
Büyük üstad kitabının tanıtımını böylece yaptıktan sonra, Türk Duygusu kitabına, Üç boy ara başlığı ile sunduğu bölümle girer ve der ki;
“Türkün üç boyu vardır inan:
Biri Ulu’dur..
Biri Ulutürk’tür..
Biri Atatürk’tür..
İnandım!..
***
Ulu demek yeter, Türk’tür o inan!
Ulu Türk’ün bağrından ulular doğar, Kutluğ gibi, Oğuz gibi, Atilla gibi.. Onlara Ulutürk derler.
İnandım!
***
Ulular Ulusu Ulutürk’lerin en ulusu Atatürk’tür..
Otağı, Evrenler Parkında yükselen Çankaya’dadır, bir..
Gönüller içindedir, iki..
Ölmezliğin başındadır, üç..
İnandım!.. Üç kez, yedi kez, kırk kez inandım..
***
Türk Ata vardı, kan!
Türk Ata varlıklar yok iken vardı. Yokları var eden O’dur.
İlksiz odur, sonsuz odur.
Buz dağlarını eritip, verim bağları eden, kafalara üs ören odur.
Karanlıkları attı.. Yeri göğü yarattı..
Etten dile söz verdi. Türk diline öz verdi..
Bu dil oldu temel dil.. Kan!
Kandım..
***
Türk’ü Ulu eden o.. Ulu Ulus eden o!
Ulular Ulusu Ulutürkler ondandır.. O yarattı. Balçıktan değil Türk’ten yarattı.. Türkü Ululuktan, Ulutürk’leri Türkten yarattı..
Ulular Ulusu Ulutürk’lerin en Ulusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Türkata yarattı..
Türk, Türkata’ya dile gelip kol, bağır açınca.. Gerek oldu ki, Atatürk, Samsun denizinden Ege denizinin batıda köpükleştiği kıyılarına gelip görünsün..
Dize gelen Türk’ü direltmek ve diriltmek için geldi..
.. Atatürk’ün Türk uçmaklarından ölmezliğe kavuşan anası, Zübeyde Atatürk’le Zübeyde’nin Mustafa’sı işitsin..”
Sevgili okurlarım.. Ben bunları yazarken, aşağıdaki balkonumdan yine komşum Ömer’in çığlıkları gelmeye başladı. Bir türlü durmuyordu.. “Tavlayı açtım, aşağıda seni bekliyorum! Dün gecekinin rövanşını alacağım!”
Mecburen indim.. Biz onunla düz tavla değil, hapis oynarız.. Aklım hala bu yazımda olduğu için tam kendimi veremedim, yenildim.. Fincanla atmamıza rağmen bana zar gelmiyor, onun isteği zarlar hemen oturuyordu.. Neyse..
Yazım hoşunuza gitti ise Türk Duygusu’nun ilerleyen sayfalarından satırlar nakletmeye haftaya da devam ederim..
.(*) Türk Duygusu/Aka Gündüz-Toker Yayınları www.tokeryayinları.com Tel.02126010035