Okuyucularım bir aydan beri, benim yazı yazmamamı merak etmişler, iki de bir soruyor ve benden yazılarıma devam etmemi istiyorlar..
İşte onlar için yine yazıyorum.. Ele aldığım konu spor..
Sözcü’nün ve TÜRKTİME’ın değerli başyazarı Rahmi Turan, son günlerdeki “Futbolu ilk bulan millet Türkler!” başlıklı yazısında bu önemli konuyu anlatmıştı.
Bu tarihsel gerçeği, Yeditepe Üniversitesi’ndeki bir sohbet sırasında Bedrettin Dalan ve Prof. Ahmet Taşağıl’dan dinlemiş.. Ve hemen yazısına konu yapıp, Orta
Asya’da Türk kız ve erkek çocuklarının, 6. Yüzyılda ilk defa ayak topu oynamış olduklarını ayrıntılarıyla nakletmişti.
Tarihsel gerçek bu iken ve futbol, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de en çok ilgi gören spor dalı durumuna gelmişken, takımlarımızın bugün içinde bulunduğu manzarayı ben asla içime sindiremiyorum.
Milyonlarca taraftarı peşinde sürükleyen, Fener, Beşiktaş, Galatasaray takımları sahaya çıkıyorlar.. Her birinin içinde, ya iki, ya üç, en fazla dört Türk oyuncusu var.. Geri kalanlar ise yabancı..
Milli takımımız maç yapacak, teknik adamlar Lucesqu ve yardımcısı Tayfur da takımlarımızı seyredip bu üç beş kişiden milli takıma oyuncu seçecekler..
Manzara gerçekten hazin.. Vah vah!
Ben, Türkçüyüm, Milliyetçiyim ama, Millet anlayışında ırka dayalı bir düşüncede israrcı değilim. Onun için, futbolumuzda Türk gençlerinin yanında yabancı gençlerin de yer almasını olağan karşılarım. Ama her şeyin de bir haddi var.. Eskiden 11 kişilik takımda iki, üç, en fazla beş yabancıya yer verilebilirdi. Şimdi ise bu sınırlama toptan kaldırıldı. Bir Türk tamını isterse 11 yabancı ile de sahada yer alabilir..
Şöyle geriye dönüp baktığımız zaman görürüz ki, futbolumuzdaki bu gelişmeler, toplumsal yaşamımızda başlatılan ve sürekli bozulması devam ettirilen akımın sonucudur. Ve bu akım, Tayyip Bey’in ağzından “Milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım!”(*)sözü ile başlatılmıştır!
Millet gitmiş, yerini ümmet almış!
Ne mutlu Türk’üm diyene! diye haykıran andımız ortadan kaldırılmış.. Bu övünç sloganımızın ışıldattığı tabelalar sökülüp indirilmiş.. Atatürk heykelleri saldırılara uğramış.. Atatürk anıtlarının ziyaret edilip ona çelenkler konulması, çıkarılan yönetmeliklerle yasaklanmış..
Adalet, hak, hukuk, özgürlükler yok edilmiş ve edilmekte! .. Toplum, Adliye, basın ve Devletin bütün kurumları bölünmüş.. Yandaşlaştırılmaya çalışılmış..
İşte Devletin ve milletin hali böyle olunca, elbette futbolumuz da acınacak hale düşecekti..
Futbolumuzdaki bu manzarayı anlatmışken, isterseniz bir de Avrupa takımlarına bakalım.. İngiliz, Alman, Fransız, İtalyan v.b. takımlarında yabancı futbolcuoynamıyor mu?
Oynuyor elbette.. Hatta onlarda pek çok Türk futbolcusu da yer alıyor.. Ama hiçbirinde bizdeki gibi, 11’de 2, 11’de 3 oran saçmalığına rastlanmıyor..
İsterseniz, yeri gelmişken Avrupa takımlarında oynayan Türklerin bir kaçını hatırlayalım ve gururlanalım:
Beşiktaş’ın ve milli takımımızın yıldızı Cenk Tosun İngiliz takımı Everton’da gollerini atmaya devam ediyor. Hakan ÇalhanoğluMilan’da.. Cengiz Ünder Roma’da.. Emre Mor Celta Vigo’da.. Emre Çolak Deportivo’da, Enes Ünal Villareal’de, Salih Uçanİsviçrenin Sion takımında,, Çağlar Söyüncü Friburg’ta, Yunus Mallı Wolsburg’ta.. Zonguldaklı bir ailenin oğlu olan Almanya doğumlu Mesut Özil İngiltere’nin Arsenal takımında oynuyorlar..
Biz de onlarla iftihar ediyoruz. İsteriz ki, bizim takımlarımızda da öncelik Türk gençlerimizde olsun..