Bir taraftan çırpındıkça hata yapan muhalefet, diğer taraftan hata yaptıkça yükselen bir iktidar var…
Paradoks dediğimiz şey bu olsa gerek.
Kar yağarken buzdolabı dağıtılmasının yorumunu Cem Yılmaz’a bırakıp, işin özüne geçiyorum;
Türk seçmeni doya doya intikam alıyor.
Geçmiş dönemlerin hovardaca harcanmış yıllarının acısını çıkarıyor.
Liderler liginden yediği golleri, tekrar iade ediyor.
Belki keyfi yerinde değil, belki bir parça ümitsiz ama kafa bulacak kadar özgüvene hala sahip Türk seçmeni.
Rejim ve yolsuzluk kaygıları yok.
Rejim ve yolsuzluk eksenli yapılan politikalarla yalnızca ilgileniyormuş gibi yapıp, sırtını döndüğünde kendine ve kendisine bu yönde telkin yapanlara gülüyor.
Ne iktidara ne muhalefete inanıyor ama iktidarla kendini özdeş yaptığı birkaç sembolle tatmin olacak kadar da tuhaf bir yetinme duygusuna sahip.
Evet sizi anlıyorum bu fotoğrafın tarifi yok.
Yok da, aciz kalan yalnızca konuyu tahlil edenler değil ki.
Oy veren de, vermeyi düşünen de bir sitcom havasında yaşıyor.
Karasızlar da niye kararsız olduğunu anlamaya çalışıyor.
Bindiğim taksicilerden hiç birinden iktidarla ilgili “Yahu bu kadar da yolsuzluk olmaz ki kardeşim!” sözünü işitmedim.
Yolsuzluk olmadığı için değil.
Yolsuzluğu kanıksadığı için, ya da umrunda olmadığı için.
Şunu diyorlar, “Doydular, yeni gelecekler aç gelecekleri için problem daha büyük olur!...”
Tuhaf…
Tuhaf olması gerçek olmasına engel değil ama.
Sadece tuhaf…
Kafası karışık halkla, kafası karışık iktidarın uyumu devam ediyor.
Daha iddialı bir yaklaşımla vatandaş Başbakan Erdoğan’a hata yapmayı bile yakıştırıyor.
O’da bunun keyfini çıkarıyor.
Yerel seçimlerden sonra da Başbakan keyfine bakmaya devam edecek.
Ankara ve İstanbul’da bir değişiklik olmayacak.
Lütfen
Yakınlarım benim “Arızayı çeken bir paratoner” olduğumu söylerler.
Sanırım haklılar.
Ne telefon, ne mail sapığım hiç eksik olmadı.
Yaklaşık 1 aydır sapığım yok derken kıdemli olanı yine dadandı.
Geceyarısı başlıyor mesaisine.
Tatlı tatlı konuşuyorum anlamıyor, acı konuşuyorum ağlıyor.
Yüz yüze ikna etmek için gel diyorum, gelmiyor.
“Git o zaman başımdan”
Gitmiyor…
Gerçi Allah var seviyeli bir sapık ama.
Sapık sapıktır.
Okuyorsan git başımdan…
Lütfen…
Yoksa, üzülerek Savcılığa vereceğim seni.
Hem bir bayana yakışır mı?
Tedavi olman gerekiyorsa söz veriyorum ücretini ben vereceğim.
Arama beni lütfen sevgili sapığım.
A-ra-ma
Lütfen….