AK Parti yöneticisi Prof.Dr. Yasin Aktay gibi bilgi ve belagati yerinde bir akademisyenin, “Türk diye bir ırk yok” sözleri, objektif tarih açısından yok hükmünde olduğu kadar, Aktay’ın kişisel tarihi adına da talihsiz bir beyandır.
Bir tarihçi, kalkıp;
Avrupa’yı titreten Atilla, İngiliz!
Gemileri karadan yürüten Fatih, Fransız!
Korkusundan Çin Seddi yapılan Metehan, İspanyol!
Vatan kurtaran Atatürk, Yunan!
3 kıtada; 21 eyalet, 250 sancak alan Kanuni İtalyan, dese, bir şey değişir mi?
Şayet tarih, canlı kanlı bir insan olsaydı, bu ve benzeri yaklaşımlar karşısında, gülmeye bile tenezzül etmezdi…
Bu beyanlar; Başbakan Erdoğan’ın büyük risk alarak gerçekleştirmeye çalıştığı açılımın da ruhunu zedeleyen çıkışlardır.
Elbette, bir ırkın, diğer ırktan üstün olduğunu ancak ruh hastaları iddia edebilir.
Ancak; Devletleri ayakta tutan ortak paydaları örselemek, fay hatlarımızı çatlatabilir.
Kim, kendisini hangi kök ve ırktan hissediyorsa, bu kimliğini, diğer kimlikleri ezmeden yüceltme hakkına sahiptir.
Kimliklerin yaşamsal hakları eşit, devletlerin kimlikleri tektir.
Bir zamanlar; Kürt kardeşlerimize devlet içinde devlet oluşturan bazı unsurların, baskıcı ve devletle aralarındaki gönül köprüsünü yıkmak için bilinçli bir politika izlediği doğrudur.
Ancak; Devlet DNA’sına yerleşmiş bazı unsurların baskıladığı yalnızca Kürt kardeşlerimiz olmamıştır.
Özür dileyerek kendi tarihime ait bir anekdot ile açayım;
Bu satırların yazarı, 28 Şubat döneminde, sadece, “Asker, sivil siyasete karışamaz. Haddinizi bilin!” diye yazdığı için, Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde, 1 yıl 8 ay hapse mahkûm edilmiştir.
Aynı dönem, aynı cezayı aldığımız Erdoğan’a, geçmiş olsun ziyaretine gittim.
Bana verilen yüksek cezanın metinlerini okuyunca, Başbakan bile bu zorlama cezaya çok şaşırmıştı!
Dağa çıkmadım! Devlete küfretmedim! İsyan etmedim!
Elbette başımı da eğmedim!
Toplum mühendislerinin şu gerçeği görmesini arzu ediyorum;
Devletin günah çıkarmasının da bir sınırı olmalı!
“Ben Türk’üm” diyene ırkçı, “Ben PKK’lıyım” diyene, “Demokrat” yaklaşımı, Türkiye’yi kayıtsız şartsız böleceği gibi Allah korusun iç savaş da çıkarır.
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk ifadesi, müstakil değil, eşit hisseli bir tapudur.
O tapunun namusu da; Türk’ün, Kürt’ün, Çerkez’in, Laz’ın, kanıyla kırmızıya dönen Türk bayrağıdır.
Gördüm ki; Diyarbakır’da birkaç rezil adam o bayrağı indirdi.
Çanakkale’deki dedesi görseydi, ellerini kırardı!
CHP’nin İzmir sınavı
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Amerika’da, “Kocaoğlu isterse, yeniden adayımız olabilir” mealinde bir açıklama yapınca, CHP içinde pusuya yatmış, “Merkez sağ düşmanları” kafalarını göstermeye başladılar.
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, “Dağdan gelip, bağdakini kovamazlar” diyerek, anketlerde birinci sırada çıkan ve en az Kocaoğlu kadar başkanlık şansı olan CHP İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray’a yakışıksız bir sataşma yaptı.
Sırf bu örnek bile, Kocaoğlu’nun adaylığı söz konusu olduğunda, CHP’nin atom altı parçacıklara bölüneceğinin kanıtıdır.
Moroğlu, bu demeciyle, aslında, merkez sağı partisine davet eden Kılıçdaroğlu’na hakaret etmiştir.
CHP’li Moroğlu’nun, Kılıçdaroğlu’na hakaret etmeyi, Kocaoğlu’ndan öğrendiğini yazmaya gerek yok!
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…