Yazlığım İğneada’daki en büyük meşgalem olan kitap okumalar aynen devam ediyor..
Gündüz kitaplarla ilgileniyor, akşam maç varsa maç izliyorum, sonra yatağıma çekilip Sözcü Gazetesinde bulmaca çözme işlemime devam ediyorum..
Şu anda elimde, Aka Gündüz’ün TÜRK DUYGUSU kitabı var.. Benim Toker Yayınevimin yayınlarından biridir bu kitap..
İzninizle önce kitabın Önsöz’ündeki satırlarımdan alıntılar yaparak konuya gireyim:
“Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının önemli yazarlarından Aka Gündüz’ün Türk Duygusu (*) kitabıyla karşınızdayım. Daha önce Aka Gündüz’ün Dikmen Yıldızı, Üvey Ana, Bu Toprağın Kızları, İki Süngü Arasında isimli kitaplarını yayınlamıştım.
Aka Gündüz’ün roman, hikaye ve az sayıda da şiir türünde yazdığı 60 kadar eseri vardır. Eserlerinin özelliği, mümkün mertebe duru Türkçe ile ve halk ağzı kullanılarak yazılmış olmasıdır. Fakat yazar her ne kadar sade dil kullanmış olsa da, kitaplarda tabii ki, bugünkü neslin anlamakta zorlandığı kelimler de vardı.. Bu yüzden, Aka Gündüz’ün eserlerinin yayın haklarını satın alırken, gerek oğlu Doğan Akagündüz’den, gerekse eşi Bedia Akagündüz’den “eserlerin dilinde Yalçın Toker gerekli sadeleştirmeyi yapabilir” iznini almış ve sözleşmeye ekletmiştim..
Bu izni, Dikmen Yıldızı ve öteki romanlarda çok fazla kullanma gereği duymadım.
Fakat bilhassa gençlerimize Atatürk sevgisi aşılamayı amaçlayan Türk Duygusu kitabında, gençlerimizin daha kolay anlayabilmeleri için sadeleştirme yapma gereği duydum.. İnşallah bu görevimi okuyucularım da takdirle karşılayacaklar..”
Kitapta daha sonra Aka Gündüz’ün Önsözü gelir.. Üstad, 1941 yılında yazdığı bu kitabının önsözünde, o dönemin Türkçesi ile duygularını anlatır. Ben 2012 yılında yayınladığım 2. Baskıda tabii bu önsözü de biraz sadeleştirerek verdim. O önsözden de satılar:
“Ben, büyük kadirbilir milletime karşı, haddini bilen ve ölünceye kadar bilecek olan bir vatandaşım.. Kitapta maksadım samimidir ve şudur:
Köydeki çiftçiden, şehirdeki aydın okul çocuğundan, kendilerini emekliye ayırmış yaşlıya kadar herkes okumak istiyor. Ben de onların isteklerini yerine getirme milli görevinin payıma düşenini karşılamaya çalıştım. Taze beyinlerimizin pis tercüme eserler yerine yerli eserler okumalarını istedim.. Ben zaten, edebiyatta, sanatta, hayatın bütün işlerinde halka faydalı olamaya inanmışımdır”
Aka Gündüz bu giriş satırlarından sonra eserini başlatır..
ÜÇ BOY..
-Türk’ün üç boyu vardır; inan!.
Biri ULU’dur..
Biri ULUTÜRK’tür
Biri ATATÜRK’tür.
-İnandım!
***
-Ulu demek yeter, Türk’tür O; inan! Ulu Türk’ün bağrından Ulular Ulusu doğar; KUTLUĞ gibi.. OĞUZ gibi! ATİLLA gibi.. Onlara ULUTÜRK derler!
-İnandım!
***
-Ulular ulusu ULUTÜRK’lerin en ulusu da ATATÜRK’tür.. Otağı, evrenler bağında yükselen Çankaya’dadır, bir. Gönüller içindedir, iki.. Ölmezler bağındadır, üç..
-İnandım! Üç kez.. Yedi kez.. Kırk kez.. Sayılandan daha çok inandım..
***
- TÜRKATA vardır kan!
Türkata, varlıklar yok iken vardı. Yokları var eden O’dur. İlksiz odur, sonsuz odur...
Buzdağlarını eritip, verim bağları eden, kafalara üs ören O’dur.
Karanlıkları attı.. Yeri göğü yarattı! Etten dile söz verdi.. Türk diline öz verdi..
Bu dil oldu temel dil.. Binlerce yıl genel dil..
-İnandım!
Evet.. Büyük üstad Aka Gündüz’ün Türklüğün var oluşunu anlatışı böyle devam eder..
NUR İÇİNDE YAT
HAKKI BABA!
Bu 16 Temmuz günü, Beşiktaş Başkanlarının en Baba’larından Hakkı Yeten’in 21. Ölüm yılıdır. Benim Spor yazarlığı yaptığım 1950’li, 60’ı yıllarda, Beşiktaş Kulübünün Başkanı Hakkı Yeten(Baba Hakkı) en önemli haber kaynağımdı.. Sık sık onun Sirkeci’deki avukatlık yazıhanesine gider, haberler alır yazardım. Ara sıra da kendisi beni davet eder, Kumkapı ve Boğazda Balık restoranlarında buluşur, birlikte balık yer, rakımızı içer, sohbet ederdik.. Ben bu bilgileri BEN SPOR YAZARI İKEN(**) isimli kitabımdan alacağım birkaç satırla nakledeyim:
“Beşiktaş’ın efsane futbolcusu, sembolü Baba Hakkı’sı.. Hakkı Yeten, 3.12.1910 Vodina (Yunanistan) doğumludur.. Osmanlı Ordusunda subay olan Babası Mahmut Nedim Bey, Balkan Savaşı çıkınca İstanbul’a tayin edildi. Aile sekiz çocukla birlikte İstanbul’a gelip yerleşti. Fakat baba Çanakkale Savaşında şehit oldu. Hakkı Yeten de böylece çocuk yaşta yetim kaldı. İlk eğitiminden sonra Halıcıoğlu Askeri Okuluna yazıldı. Orada futbola başladı. Beşiktaş kurucularından Şeref Bey, Hakkı Yeten’i izleyip beğendi ve Beşiktaş’a aldı. Hakkı Yeten tam 17 yıl Siyah-Beyazlı formayı giydi.. 1931’den 1947’ya kadar giydiği Siyah-Beyazlı forma ile oynadığı 439 maçta Beşiktaş’ın tam 382 golünü attı.. Yıldız oldu, kaptan oldu, Baba Hakkı oldu, Kulübe Başkan oldu.. Futbol Federasyonunda Asbaşkan oldu.16 Nisan 1989’da öldü. Cenazesi Zincirlikuyu mezarlığına defnedildi. Her yıl orada anılır. Bugün de mezarı başında anılacak.. Nur içinde yat Hakkı BABA..
RESİM ALTI: Baba Hakkı ile spor yazarı olarak görüşüyorum..
(**) TÜRK DUYGUSU/Aka Gündüz, Toker Yayınları, www.tokeryayinları.com Tel.02126010035
(*) COĞRAFYADA TARİH İZLERİ/Yalçın Toker, Toker Yayınları sa: 44.