Bu hafta beni en çok üzen olay iktidar partisinin tutuklu milletvekilleri konusunda olumsuz karar alması oldu. Halbuki Meclis Başkanı Cemil Çiçek Başbakan Erdoğan’la görüşmüş ve onun isteği üzerine muhalefetin ortak teklifini almıştı. “Muhalefet ortak bir teklif ile gelsin, biz de gereğini yaparız” diyen iktidara ne oldu? Konuya ‘8 muhalefet milletvekili’ diye bakmamak lazım, aslında parmaklıklar arkasında olan milli irade…
İktidar, “Onları aday gösterirken bize mi sordunuz?” diyor. Bu soru bile ayıp. Bu kişiler kanuna, kitaba uygun aday olmuş kişiler. Aday olduklarında devlet bunlar aday olamaz demedi, halkta seçti. Örnek olarak Sabahat Tuncel olayı da vardı ve 3 partiden 8 milletvekili seçildi. Burada gariplik nerede?
Merak ettim baktım bu dönem iktidar milletvekilleri için de hakkında suç fezlekesi olan yok mu, iktidar hep çok pürüzsüz kişileri mi aday göstermiş diye, yanlış hatırlamıyorsam 67 fezleke çıktı. Yani 67 suç işlediği iddia edilen milletvekili… Başbakan kendinin nasıl milletvekili seçildiğini dahi unutmuş… Ahh, iktidar sen nelere kadirsin?
Bazı bakanlar ve iktidar mensupları ise, “Biz mahkemelere ve mahkemelere intikal etmiş olaylara nasıl müdahale edelim?” diyorlar. ‘Bırakın Allah aşkına! Deniz Feneri hakimlerini nasıl görevden aldınız veya MİT Müsteşarı hakkında açılan dava için bir haftada nasıl özel kanun çıkardınız’ demiyorum. Biliyorum faydası yok…
Tüm siyasi mülahazalar bir yana, eğer tutuklu milletvekillerini veya çoluk çocuklarını tanımış olsaydınız siz de gerçekten üzülürdünüz, gerçekten… Şimdi bir çok kişi üzülmüyor zira onlar için konu sadece siyasi ve kağıt üzerinde. İnsani ve demokratik taraf karanlıkta kalıyor, görülemiyor…
***
Bu hafta iktidar ve muhalefet arasında “Siz daha beceriksizsiniz” “Hayır, siz” tartışması yaşandı. Muhalefetin çok becerikli olmadığı genel kabul görmüş durumda, ayrıca icra makamı olmadıkları için çok da önemli değil ama iktidarın beceriksizlikleri önemli… Düşünebiliyor musunuz; Kuş gribi, YÖK, ÖSYM skandalı, Grip aşısı skandalı, Deniz Feneri, Libya, Irak, İran, İsrail skandalları, hızlandırılmış tren, askerimize çuval, doğal gaz skandalları, 4+4+4 vs. konuları ülkeye ne kadar zarar verdi ve verecek? Ama görülmüyor, hatırlanmıyor, konuşulmuyorlar. Bir muhalefet partisi bu skandalların yarısını yapsa bir daha iktidar yüzü göremezdi…
***
Bu hafta en çok konuşulan konu ise Galatasaray’ın şampiyonluğu ile birlikte Kadıköy’de çıkan olaylar oldu. Başbakan birkaç defa Fenerbahçeli taraftarları fırçaladı. “Bu ne yaa! Teröristmisiniz?” gibi laflarla halkın çoğunluğunun sesi oldu yine. Ama unutmaması gereken bir şey var; Bu ülke çok genç nüfusa sahip. Hatta dünyanın en genç nüfuslu ülkelerinden biri. Spor imkanları ise çok az. Diğer taraftan bu halkın üniversite öğrencisi olarak, işçi, memur, stk üyesi veya vatandaş olarak bir şeyleri protesto etmesi, demokratik haklarını kullanması yasak… Her yerde baskı alınan, her an dinlendiğini hisseden bireylerin bir yerlerde patlaması normal. Başbakan’ın “Futbol teröristlerini” diline dolamadan düşünmesi ve bilmesi gereken konu bu…
Ayrıca, Aziz Yıldırım neden içerde? Diye sorun vatandaş konunun ne kadar “Demokratik” olduğunu, dinlenmediğine emin olduğu bir ortamda size anlatsın…
***
İskilipli Atıf Hoca konusunda Taha Akyol’un Atatürk’ün İhtilal Hukuku adlı eseri de dahil olmak üzere tekrar bir çok yere baktım. İskilipli Hoca konusunda Yaşar Nuri Öztürk’ten daha iddialı ve kapsamlı bilgi veren yer bulamadım. Ayrıca geçen yazı konusu Cumhuriyet, demokrasi ve toplum değerlerinin neden anlamsızca yıpratıldığıydı.