Her liderin, tarihe iz bırakmış her şahsiyetin yanında olduğu üzere Atatürk’ün etrafında da yalaka yok değildi. Bir köylünün bahsi geçiyordu o sıra. Hakaret etmiş Gazi Paşaya..‘Mahkemeye veriyoruz Paşam’ dediler. ‘Şahsınıza hakaret etmiş..’ Merak etti Atatürk mahkemesi istenen köylüyü.
‘Ben ne yapmışım ki ona?’ dedi.
Evrakı tetkik eden Mebus elindeki kâğıda baktı, tek tek okudu. ‘Gazete kâğıdıyla Paşam.. Sardığı sigarayı yakarken, kâğıt tutuşmuş, o da zatı alinize..’
Bir müddet baktı Gazi Paşa bunu diyen Mebusun yüzüne.
‘Sen hiç gazete kâğıdına sarılı tütün içtin mi?’
Baktı mebus Gazi Paşanın gözlerine, ‘Hayır Paşam..’
‘Ben Trablusgarp’ta içtim.. Tadı pek berbat bir şey. Köylü bana az küfür etmiş. Siz bunun için mahkemeye vereceğinize, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayın..’
*
Edirne’deydi üniversiteli kız.. Kanserdi. Bakan geldi dediler.. Çaresizlik insanı ne kadar bükerse, o kadar büküldü. Çıktı karşısına Bakanın. İlaçların ücretsiz teminiyle ilgili taleplerini iletti. Bakan cebinden yüz lira çıkardı, kıza verdi..
Almadı kız, ‘ben dilenci değilim’ dedi.
Dudakları titriyordu, zor konuşuyordu, gözyaşlarıyla devam etti,
‘Bugün insanlık adına bir kez daha hayal kırıklığına uğradım. Görüyorum ki siz hayatınızda çaresizliği hiç tatmamışsınız..’ dedi, elleri yüzündeydi, koşarak çekti gitti..
Öldü kız, ilaçları Küba’da şimdi.
*
‘Pazara gidelim’ dedi kadın. Adam cebini yokladı.. Bir buçuk lira vardı. Param yok diyemedi.. Banyoya gitti adam en son.. O bir buçuk lira kimin elinde, nerdedir kim bilir.. Para tedavülde, adam yok şimdi.
*
‘Bir liraya karnımı doyurabilir miyim? Yemekhane kartımda para kalmamış, sadece bir liram var..’ diye yazdı sosyal medya hesabına yirmi yaşında üniversiteli bir kız. ‘Bir lira kırk kuruşmuş..’ diye ekledi sonra. Bir lira kırk kuruş..
İstanbul Üniversitesi; öğrencilerin boğazıyla uğraşıyordu, çocukların ekmeğinden kısma işleriyle meşguldü o sıra. Kızın kartında bir lira kırk kuruş vardı. Boğaza bıraktı ömrünü bir gece vakti.. Kartın peşine düşen olmadı, cesedi çabuk bulundu ama sahibinin..
Bir iş bulmuştur umarım, toktur karnı şimdi Sibel’in.
*
Hatay Valiliği önüne geldi adam. ‘çocuklarım aç! İş istiyorum, anlamıyor musunuz?’ dedi.. Bidon vardı elinde, içinde benzin. Yaktı kendini.. Yetkililer sabır ve baş sağlığı dilediler. Bidon duruyordur ihtimal, uçmuştur şimdiye benzin.
*
Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 2. Sınıf öğrencisiydi Gülistan, 5 Ocak Pazar günü kayboldu.. En son, ‘Beni yalnız bırakmayın, iyi değilim’ dedi.. 114 gün oldu umut kayıp, 114 gün oldu huzur yetim.. Ağıt mı yakılsın Tunceli’de, türkü mü söylensin?
*
İsveç’ten mesaj attı Leyla hanım virüs testi pozitif çıkan babası için. Ambulans uçak gitti.. Emrullah bey Malmö kentinde bulundu, getirildi.
Durma, çalış denilen tornacı Veysel ağbi maske için mesaj bekliyor, gitmedi.. Her gün üç vesait değiştiren Leyla hanıma evvelsi gün gitti mesaj, içinden beş tane çıktı, bugün bitti.
*
Bir yangın çıkmıştı geçen sene hani, İzmir’in Karabağlar ilçesinde. Bazı mahalleler boşaltılmıştı yangının sıçrama ihtimali olduğu için.
Konu, salt ağaç değildi yani, işin içinde insan hayatı da vardı. Bin iki yüz personel yangınla mücadele etmiş, yaralananlar olmuştu.
Sormuştu gazeteciler, ‘Neden uçakla müdahale edilmedi, yok mu bu memleketin yangın söndürme uçağı?’ diye.
Cevap vermişti Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli,
‘Bugün itibariyle Türkiye'de bize hizmet verebilecek bir uçak filosu ne yazık ki bulunmuyor.’
Belki İzmir’de yanan 500 hektar orman için, canı tehlikeye giren vatandaşlar için üç tane uçak kaldıramadık, ama Emrullah bey için İsveç’e uçak ambulansımızı gönderdik..
Geldi yurttaşımız, sağlığı yerinde şimdi.
Bunu görmeyen bazı vatandaşlarımız da kalkmış serzenişte bulunuyor:
‘Efendim açlık sınırı 2374 lira, asgari ücret zaten belli.. İşten ayrıldım, şimdi aldığım günlük 39 lira kırk kuruş.. Ev sahibi arıyor, ben ne yapayım? ’ diye.
‘Kıymet bilmez herif..’ de ev sahibine,
‘İsveç’e uçak kaldırdık nankör!’ de. ‘lüzumsuz işler için beni bi’ daha rahatsız etme, kapat şu telefonu.’ de.