İki yıllık Sebze Üretim Tekniği Bölümü mezunu İlyas Haliloğlu, Türkiye Uzay Ajansı’na Başkanlık Müşaviri olarak atandı.
Haberine şaşıranlar oldu.
Halbuki biz konuya temelden başladık, direkt topraktan..
Uzay madenciliği / uzay tarımı gelecek yüzyılın kapılarını aralayacaksa eğer, bu oyunda artık biz de varız dedik geçen gün.
Eskiler: iş uzaya çıkmakta değil, orada ne yapacağında derdi. Bu düsturla sıvadık kolları.
Acil koduyla toplandılar mı bilmem ama; artık NASA’da, Fransa Uzay Araştırmaları Merkezinde, Avrupa Uzay Ajansında, Japonya Uzay Ajansında kartlar yeniden karılacak.
Bütçesi 43 milyar dolar olan bu kurumları küreğin sapıyla kaçtıkları yere kadar kovalayacağız. Önce bi’ şaşıracaklar, hiç beklemedikleri hareket. Ne yapıyor bunlar, hani kürekleri yoktu diyecekler. Ama kaçışları biraz yavaş olacak. Sonra tırmığın sapını da görünce, artık çil yavrusu gibi dağılacaklar.
İşte bu hamle bize uzayın anahtarını teslim ettirecek hamledir.
Tatar Ramazan’ın kumar işlerine koyduğu postadan az değildir bu hamle: ‘Ben bu oyunu bozarım. Benim adım Tatar Ramazan.’ çıkışı değil de nedir bu hamle.
Kadim Merkür’ün bereketli topraklarına el emeği göz nuru yerli ve milli traktörlerimizin pulluklarını süreceğiz sonra.
Uzay pancarı hasadında şenlikler düzenleyeceğiz;
Analarımız tandırlarda yufka ekmek yaparken kızlarımız Bahçalarda börülce / Oynar gelin görümce türküsünü söyleyecek.
Merkür’ün hararetli havasından yanan delikanlılarımız buz gibi hakiki Avanos işi testilerden ayranını içip: Erik dalı gevrektir / Amanın basmaya gelmez türküsü eşliğinde küspe yükleyecek kamyon kasalarına.
Şekerine, küspesine, pancarına, teveğine; bin can feda ata yurdu Merkür’e..
Dünyanın var malına değer iş bitimi römorkun gölgesine birikip yer sofrasında uzay bulguruna kaşık sallamak. Değil mi ki bir olalım, iri olalım.
Değil mi ki hayal kurmaktan, zihnimizin öğrenilmiş çaresizliğe bağlı ördüğü duvarlarını, tabularını yıkmaktan korkmayalım.
Elbette bu ufuk ötesi atılımın;
Türkiye Uzay Ajansı Başkanlık Müşavirliğine Sebze Üretim Tekniği Bölümü mezunu birini atamanın dünyadaki ana yurdumuza da saymakla bitmez faydaları olacak.
Artık işsizlerimiz gözünü Avrupa’ya değil, Merkür’deki topraklarımıza dikecek.
Urfa’ya kurulan üsle; hasat zamanı günlük 150 tl yevmiyeli sezonluk pancar işçisi transferi yapılacak.
Havalanan mekiğin arkasından taslarla değil, TOMA’larla su püskürtülecek; fakir miyiz biz? Ey yıllarca ezilmiş, yüreği nasırlı Anadolu kadını, bırak elindeki o kovayı, büyük düşün!
Ne diyorduk?
Şekerine, küspesine, pancarına, teveğine; bin can feda ata yurdu Merkür’e.