Geçen haftaki yazımda, Kıbrısta yaşadığımız dört huzurlu ve mutlu günümüzü anlatmıştım.. Yavru vatana tam doyamadan döndüğümüzü de ifade etmiştim.. Erken dönüşümüzün sebepleri vardı.. Başta, 60 yıllık değerli meslek arkadaşım, yayıncı ve mücelilt Fahri Savaşçı’nın ağır hastalığı.. Ve Erdoğan Özman’ın oğlunun düğünü…
Düğün merasimine Ulus 29’da katıldık ama, hiç neşelenemedik.. Diğer misafirlere ayak uyduramadık. Çünkü o anlarda Fahri’yi kaybettiğimiz haberini almıştık. Düğünden erken ayrıldık. Ertesi günü Fahri’mizi Büyükçekmece camiinde kılınan namaz töreninin ardından toprağa verdik..
Onunla ilgili sağlık haberlerini bize iş ortağı Ali Seven ulaştırmıştı.. Cenaze işlerini de o düzenledi.. B. Çekmece camiindeki törende 60 yıllık meslek arkadaşlarımızdan hayatta kalmış olanlarla görüşüp kucaklaştık.. En başta, yayıncı Mümin Çevik, kardeşleri Mehmet ve Ali, mücellit Zekeriya Alioğlu, kitapçı Zekeriya Çelik.. daha pek çoğu.
Bütün hafta boyunca süregiden bu tür haberlere, görüşmelere, 82 yıllık yorgun vücudumuz ve kafamız dayanamadı.. Hafta sonu kafa dinlendirmek için İğneada’ya kaçmak zorunda kaldık..
Zaten hanım İğneadadaki yazlığımızın temizliği, tamirat işleri ve badanası ile ilgilenecekti.. Ben kafa dinlemek için bigisayar başında oturup, sonra ağaçlar arasında gezip dolaşırken, Serpil de sıva tamirleri, bahçeye çiçek ekimleri ile kendini yordu durdu..
Bu arada yan komşum Tuncay Gökçe de eşi ile birlikte Kırklarelinden geldiler. Onlar da bakım, tamirat, bahçe işleri ile uğraştılar.. Tuncay kalan bütün zamanlarını da tavla masasında benimle değerlendirdi. Zar tuttuğu oyunları aldı, tutmadıklarında ben galip geldim.
Bu arada son seçimde CHP adayı olarak Belediye Başkanlığına yeniden seçilen Tahir Işık’ı tebrik edip görüştüm, şakalaştık..
Keza İğneadadan eski komşum Ayhan Ateş’in İstanbul Şişli Belediye Başkan yardımcılığına atandığı haberini alarak mutlu oldum..
Pazar sabahı İstanbul’a dönecektik ama, bir türlü kararımı rahat veremedim.. Akşama Beşiktaş-Galatasaray maçı vardı.. Maçı acaba burada mı yoksa İstanbul’da mı seyredelim diye kararsızdım..
Sonunda bitişik komşum Fener taraftarı Tuncay da, “Beraber seyredelim… Biz Beşiktaş’a uğur getiririz.. Hem tavla partimizin rövanşlarını yapalım..” deyince Pazar gecesi de İğneadada kaldık.. Balıkçımız Enver’in kendi tuttuğu tekir balıklarını komşularımızla birlikte yedik, rakımızı içtik.. Maçımızı birlikte seyrettik..
Ama maalesef yenildik.. Üzüntü sıralamamda son oluşum de işte bu mağlubiyetimizdi.
Bu fotoğrafta Tahir Işık’ı (resimde ortada) Kadir Gökçe ile birlikte görüyorsunuz. Maalesef Kadir Bey de İğnadadaki 16 komşumdan biri idi. Tavla arkadaşımdı. Şimdiki rakibim Tuncay da onun kerdeşi..
Kadir Bey de daha birkaç hafta önce toprağa vermiştik.. O da eskiden Kırklareli Belediye Başkanı idi. Benim başta gelen tavla arkadaşlarımdandı.. Nur içinde yatsın..
Pazartesi akşamı, bu yazıma da son noktayı koyuyordum ki, karşımdaki televizyon ekrarında YSK’ın İstanbul Belediye seçimleri hakkındaki haberler yayınlanmaya başladı. İmamoğlu’nun Belediye Başkanlığı konusuna son vermişler.. Artık bu en önemli konuyu müteakip yazımda işlerim.