Geçen Cumartesi Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Topluluğu ile Ankara Üniversitesi Mülkiye Maliye Topluluğunun birlikte düzenlediği 2008 Ekonomik Krizi konulu toplantıda konuşmacıydım. Benim konum ekonomik krizin Türk siyaseti üzerine etkileriydi. Gençleri kutluyorum çok düzenli, disiplinli ve örnek bir toplantı düzenlemişlerdi. Cumartesi günü olmasına rağmen Ankara dışından da gayet iyi bir katılımcı sağlamışlardı.
Konuşmam dolayısı ile tazelediğim bilgilerimden tekrar fark ettim ki, dünya kötü durumda ama biz siyaset ve ekonomi olarak gerçekten çok kötü durumdayız. Konuşmam bitince diğer güzel sorular yanı sıra CHP milletvekillerine sorula sorula klasikleşen soruları da yine sordular; “Neden muhalefet yapmıyorsunuz?” “Neden dokunulmazlıklar konusunda yanlış yaptınız?” “Neden PKK’ya destek veriyorsunuz?”
Cevapladım tabi; bu kötü niyetli, anti-demokrat, ülkeyi yönetemeyen, yolsuzluk-hırsızlık içindeki ve ülkeyi duvara çarptırmakta olan iktidara muhalefet partisi gerekmediğini, vicdanı ve aklı olan herkesin bunu rahatlıkla görebileceğini, dokunulmazlıklar konusunda AKP’nin samimi olmadığını eğer olsaydı birkaç ay önce Anayasa değişikliğine gerek kalmadan teröre bulaşan vekillerin dokunulmazlıklarını zaten kaldırabileceğini, CHP’nin PKK ile hiç ilgisi olmadığını ama AKP’nin Kandil’e selam söyleyen Başbakan ve bakanları olduğunu ve PKK’nın silah stoklaması için fırsat verdiğini anlattım.
İnşallah mesajı almışlardır.
Seyahatten dönen genç adam, annesine dert yanıyormuş.
“Üç gün için bir iş seyahatine çıktım. Dün gece, karıma döneceğimi e-maille bildirdim. Eve gelince bir de ne göreyim? Başka bir erkeğin kolları arasında… Sen de kadınsın Anne, bunu bana neden yapmış olabilir?”
Annesi, bir süre düşündükten sonra cevap vermiş,
“Belki e-mailini almamıştır.”
Üniversiteli gençler mesajı aldı eminim ama AKP, daha doğrusu RTE mesajı bir türlü almıyor. Baksanıza Kilis’te ölen vatandaş sayımız 20’yi geçti, aylardır roket atılıyor ve uluslararası hukuka göre müdahale hakkımız var. Ancak, 30 km sınırı geçip İŞİD’e karadan veya havadan müdahale edemiyoruz. Neden, Rusya korkusu yüzünden… Diğer yandan NATO üyesiyiz ama müttefiklerimiz de Suriye’ye girmemize izin vermiyor. Neden, RTE’nın yanlış politikaları dolayısı ile…
Tüm bu olumsuz ilişkiler üzerine ilaveten dokunulmazlıklar meselesi Türkiye’yi ve işe yeni başlayacak “Düşük profilli Başbakanı” çok daha fazla zora sokacak ama mesaj bir türlü alınmıyor, alınmıyor, alınmıyor…
RTE’nin tek derdi başkanlık. “Başkan olayım sonrası Allah kerim” yaklaşımı içerisinde… Ülkenin, ekonominin, esnafın, askerin, polisin derdini görmüyor, arslan gibi, koç gibi şehitler gözüne “Ceylanının” binde biri kadar görünmüyor… Zaten kimsenin feryat ettiği de yok, herkes kuzu… Ülkenin tek derdi başkanlık… Soruyorum; Başkan olsa, 14 yıllık Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı süresince çözemediği hangi sorunu çözecek? Yetkisi veya gücü mü yetmiyor şu anda o kafasındaki bilemediğimiz şeyi yapmaya?
Cevap yok.
Kafamda bir türkünün duyulmaz nağmeleri; Şu uzun gecenin gecesi olsam/Sılada bir evin bacası olsam…