Parası olanların parasını yurt dışına kaçırdığı, dil bilenlerin yurt dışında iş bulmaya çalıştıkları, yatırım yapılmayan, korku ve endişe dolu bir ortamda yapılan 31 Mart Seçim sonuçları bizi tüm toplum olarak umutlandırmıştı. Seçimin en önemli yerlerinden İstanbul konusunda oynanan oyun ve 21 Nisan’da 2’inci büyük parti liderine Çubuk’ta bir şehit cenazesindeki planlı linç girişimiyle Türkiye üzerinde oynanan oyun yine umutları tüketmeye başladı.
Size Çubuk Akkuzulu’da yaşadıklarımı hiç yorumsuz geçen hafta anlatmaya çalışmıştım. Yazımı olay gecesi yazmıştım. Diğer arkadaşlarımın yaşadıklarından pek haberdar değildim. Olayın vahametini şimdi çok daha iyi kavrıyorum.
Akkuzulu’daki olay kapsamlı soruşturulmadı kapatıldı. Soruşturulup arkasındaki bağlantı ortaya çıkarsa iktidara zarar vereceğinden korkuldu. Halbuki üst akıl daha derinde ve gizli muhtemelen. Münferit, kendiliğinden gelişen, duygusal bir olay olarak gösterilmeye çalışılan linç girişimi Türkiye’nin sokulmaya çalışıldığı kaos ortamının ilk basamağı olabilir. Kaosa, karmaşaya giren ülkelerde ne olur hepimiz biliyoruz…
Öyle ifadeler kullanıldı ki gerçekten çok üzüldüm. Cenazeye gitmeden önce araştırılsın dendi mesela. Yani, CHP’liler sadece CHP’li, AKP’liler sadece AKP’li şehitlerin cenazelerine katılsın mı deniyor? Türkiye’yi kimlik politikalarıyla çok uğraşılmasına rağmen alevi-sünni, Türk-Kürt diye bölemediler şimdi şehit cenazeleri yoluyla mı ayrışacağız?
Şehit cenazesi devlet töreni ile kalkar. Şehit milletin evladıdır, herkes katılabilir. Şehidin evine gitmek ise tabi ki sorulması gereken ayrı bir konudur. Akkuzulu’da şehit evine değil, devletin kontrolündeki şehit cenazesine gitmiştik…
“CHP’li milletvekilleri CHP Genel Başkanı’nı koruyamadı” gibi ifadeler kullanıldı. Devlet töreniydi, devletin devlet erkanını koruması gerekiyordu. Tüm seçim kampanyası boyunca gereken önlemleri almasını bilen devlet bir şehit cenazesinde mi önlem almayı beceremeyecekti. Bu tür sözler söyleyenler Türkiye Cumhuriyetini çok güçsüz mü sanıyorlar yoksa devleti idare etmekten mi acizler ki koruma işini milletvekillerine havale ediyorlar?
Çubuk Akkuzulu’daki olayın neden planlı olduğunu bana düşündüren, her biri tek tek gerekçe oluşturmayan ama birlikte değerlendirilmesi gereken konular şunlar;
1-Cenaze töreninin cumartesi ikindiden Pazar öğlene alınmış olması.
2-cenaze töreninin Çubuk ilçesi yerine Akkuzulu Köyüne alınmış olması.
3-Protokolde CHP Heyetine gösterilen yerin solunda güvenlik önlemi alınmamış ve protestocularla tamamen iç içe olması.
4-Devlet töreninde yeterli güvenlik gücünün olmaması. (Yeterli olduğu iddia ediliyorsa da biz görmedik)
5-CHP Heyeti gelmeden önce protestocuların sopalar, taşlar ve sloganlarla hazır hale getirilmiş olması, yani tepkinin anlık gaz sıkışması olmaması.
6-Güvenlik güçlerinin bazılarının çok candan koruma çabaları varken bazılarının görev bilincinin dışında umursamaz tavırları.
7-Çubuk şehidimizle birlikte 3 şehidimiz daha vardı. Çukurca’daki olayda 4 şehit vermiştik. Halbuki bu olaydan 2 gün önce sosyal medyada aynı bölgede 3 şehit olduğuna dair haberler çıkmış ve Genel Kurmay Başkanlığı yalanlamıştı.
Olayın planlı olması çok çok az bir ihtimal dahi olsa araştırılması gerekirdi. Türkiye bana göre önemli bir badire atlattı. Biz milletvekilleri daha Çubuk’tayken İstanbul’u aradık ve Maltepe’de yüzbinlerce partilinin toplandığını unutmayarak iyi olduğumuzu provokasyonlara meydan verilmemesi gerektiğini söyledik. Olayı duyup Ankara’dan Çubuk’a gelmek isteyen yüzlerce otomobili ve binlerce partiliyi Ankara’daki CHP Genel Merkezine yönlendirerek muhtemel olayları önlemeye çalıştık.
Bizim milletvekili olarak gösterdiğimiz duyarlığın ve devlet adamı tavrının iktidar tarafından da gösterilmesini bekliyoruz.
Unutulmasın, ya üst akıl kaos istiyorsa!