Murdoch Başbakan’a, “Yalnız ATV’yi istiyorum” dedi
Sabah ATV’nin Çalık’a satışında kredi bulmak için Başbakan Erdoğan bizzat devreye girmiş ve istediği desteği de Arap coğrafyasından almıştı. Geçmişte krediyi bulan Erdoğan, Sabah’a olan ilgisini hala sürdürüyor. Şimdi de Sabah’ın satışı için devrede.
Geçtiğimiz günlerde medya devi Murdoch, Başbakanlık’a geldi ve pazarlık masasına oturuldu. Geçen hafta Murdoch-Başbakan görüşmesinin perde arkasını öğrenemediğimi, görüşme sonrasında Erdoğan’ın, Murdoch tarafından hediye edilen boş çeyrek isimli kitabı kızgın bir şekilde koltuğun üzerine fırlattığını yazmıştım.
Nihayet Murdoch-Erdoğan görüşmesinin perde arkasına da ulaştım.
Murdoch’un Başbakanlıktaki görüşmesinde Turkuvaz Grubu’ndaki varlıklar konusundaki ayrıntılı bilgisi Erdoğan’ı hayli şaşırtmış. Medya devi dersine iyi çalışmış. Murdoch, Başbakan Erdoğan’a ATV hariç gruptaki diğer markaların yeterince kar etmediğini kendindeki bilgiler çerçevesinde anlatmış ve sadece ATV’yle ilgilendiğinin altını kalın harflerle çizmiş. Son not ; Başbakan Erdoğan Murdoch’un bu sözlerini mimiksiz ve sessizlikle karşıladı.
Son tuğlaya kadar!
DP, siyasetteki varlığı sıfıra yakın bir değere tekabül etse de, 81 ilde 100’ü aşkın gayrimenkulün sahibi. Gayrimenkul rakamlarını yanlış vermiş olabilirim. Çünkü şu satırları yazdığım anda bile DP yönetimi gayrimenkullerinden birisini satmış olabilir. DP’nin mirası tek tek eriyor... Kime, kaça, neden, hangi şartlarla satıldığı ve bu paraların nereye harcandığına dair ne resmi bir açıklama, ne de sitelerinde bir bilgi var. DP yönetiminin en ilgi çekici satışı DYP-ANAP birleşmesinden sonra DP’ye geçen eski Anavatan genel merkez binası oldu. Bir inşaat firmasıyla bu alan için 31 katlı iş merkezi ve rezidans yapımı için “yüzde 50-50” el sıkışan DP yönetimi, her sıkıştığında bu hisselerini de tek tek satmaya başladı. Öyle anlaşılıyor ki; son bina, son tuğlaya kadar bu satışlar sürecek. Söz DP’den açılmışken; yaklaşan kongrede Zeybek’in yeniden aday olacağı, Kesici’nin şu ana kadar ikna edilemediği, DP eski genel başkan yardımcılarından Gültekin Uysal’ın 29 il başkanının desteği ile genel başkanlığa aday olacağı konuşuluyor.
Başbakanlığa “Strafor” lazım!
Kim ne derse desin; ABD’nin yeni icadı Stratfor denen kuruluş adeta “Gölge CIA” gibi görev yapıyor. Resmi kuruluşları bağlayan çok sayıda yasa olduğu için Stratfor özel sektörde bir istihbarat kuruluşu ve kıtalar arası, ülkeler arası faaliyetlerinde yasal mevzuatlara takılmadan hareket ediyor. İstediği parayı istediğine veriyor, istediği bilgiyi alıyor ve özel olduğu için kimse hesap da soramıyor.
Hükümetin Dış Politika Danışmanı başta olmak üzere yakın ekibi Stratfor’la o derece içli dışlı olmuş ki, Başbakanlık’ın sızdırmazlığı delik deşik olmuş, adeta kevgire dönmüş.
Kalın ile Davutoğlu ekibinin mücadelesi eskiden beri bilinir. Wikileaks’ın yayınladığı Kalın ve çevresine ait olduğu iddia edilen bilgileri okuyan Davutoğlu ekibinden birisi espriyi patlatmış, “Stratfor’un deliklerini kapatmak için Başbakanlığa STRAFOR bile kâfi gelmez.” diye…
* “strafor” bina yalıtımlarında kullanılan malzeme…
Batan gemiyi seyre dalmak
Erbakan’ın çocukları arasındaki miras ve zimmet kavgası bir davanın çöküşü aslında. Neresinden bakarsanız rezil bir fotoğraf bu… Milli Görüş hareketi bir Erbakan hareketidir ve gazete sayfalarına taşınan evlatları arasındaki mal kavgası nedeniyle hayırla yâd edilecek hatırası bile kalmayacak hale geldi. Asıl ilginç olan, bunu sessiz bir memnuniyet içinde izleyenler… Muhalif ve dik duran bir iki örnek dışında hemen bütün medyaya sözünü geçirebilen, müdahale edebilen hükümetin, Erbakan’ın hatırasının üstüne beton döken bu haberleri sessizce seyredişi oldukça ilginç. Erbakan efsanesinin bitmesi ve aynı kulvarda minicik bile olsa bir “Saadet” alternatifi kalmaması için olmalı bu sessiz seyrediş… Eski “Hocaları” davalarının lideri Erbakan hakkındaki bu yayınlar için kılını kıpırdatmayan aynı ekip, sıradan bir AKP’li bakan hatta milletvekili için benzer bir yayın yapılsa medyanın üstünde kıyamet kopartırdı.
İşte buna zımni, yani örtülü sevinç diyoruz!
Kızdı!
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın psikolojik rezerv koyduğu gazetecilerden birisi Milliyet yazarı Hasan Cemal… Hatırlarsanız; Erdoğan, Hasan Cemal’in kendisini eleştiren bir yazısı üzerine, “Terör örgütü ile röportaj yapanlar bize akıl veremezler.” diyerek, Cemal’a gönderme yapmıştı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erdoğan gibi katı bir rezervi olmadığı biliniyor. Gül’ün geçtiğimiz hafta Tunus’a giderken yanına aldığı gazetecilerden birisi de Hasan Cemal’di. Gül’ün Hasan Cemal’i uçağına almasının Başbakanlık koridorlarında öfkeyle karşılandığı, Erdoğan’ın, “Abdullah Bey bunları bilinçli yapıyor.” şeklinde tepki verdiği iddia ediliyor.
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…