Başbakan Erdoğan, siyasi yaşamının en ağır kuşatmasını yaşıyor.
Karşısında; Cemaat, Yargı, CHP, MHP, ABD ve İsrail var.
Öyle ilginç bir birliktelik ki;
Mahşer günü bir araya gelseler, Allah'a dilekçe verip, cennet'teki yerlerini değiştirmek isteyecekken, yeryüzünde ortak oldular.
Toz duman kalkmadan, bu birlikteliğin ne kadarının bilinçli, ne kadarının tevakkuflara dayandığını öğrenmemiz mümkün olmayacak.
Türkiye, Levent Kırca makyajıyla sürekli yüz değiştiren açık hava tiyatrosuna döndü;
Roller o kadar karışık ki;
Hulusi Kentmen'in maskesi altından Erol Taş;
Adile Naşit'in makyajı altından Aliye Rona çıkıyor.
Başbakan'ın gitme ihtimali bile muhalif cepheyi mest etmeye yetiyor.
Parti içindeki "Truva Atları"nın kişneme seslerine, ABD'nin elini silahına doğru götüren kovboyları eşlik ediyor.
Kafası en rahat olan parti CHP.
Erdoğan'ın gideceğinden o kadar eminler ki;
Bakanlar Kurulu'nu bile kendi aralarında paylaşmışlar!
Hatta bazı CHP'liler, hayali Bakanlıkları paylaşırken aralarında kavga etmişler!
Demek ki, gerçekten iktidara gelseler, Bakanlar Kurulu listesindeki kavgayı önlemek için Birleşmiş Milletlerin devreye girmesi gerekecek!
Kafası en karışık olan Cemaat.
Yönetim kademesi, "Haksızlığa uğradık, kendimizi savunuyoruz!" yaklaşımında olsa da, Cemaatin tabanı, yaşanan olaylar karşısında, "Erdoğan'a haksızlık yapıldığı" düşüncesinde.
Erdoğan sevgisinden dolayı, Cemaatin yönetimi ve tabanı arasında senkronize bir ruh uyumu yok.
Erdoğan cephesinde, ilk günlerdeki, "Ne olacak?" duygusu giderek, "Böyle olacak!" kararlığına dönüştü.
Başbakan, belki de hayatında hiç olmadığı kadar, "Dostlarına sarılmış" durumda.
Dostları da ona...
Olağan üstü güç unsurları bir araya gelmelerine rağmen, şu ana kadar iktidar unsurlarında çözülme meydana getiremediler.
Bu durum onların canını fena halde sıkıyor.
Kamuoyuna yansımasa da siperlerde kuyu kazma devam ediyor.
En kısa zamanda karşılıklı sert hamlelerin gelmesi muhtemel.
Başbakan şunu fark etti;
İktidar neden hoşlanmıyorsa Cemaat onu yüceltiyor!
Cemaate de aynı hamlelerle yanıt veriliyor!
Kritik soru şu;
CHP, MHP, ABD veya İsrail'den, "İktidar ve Cemaat barışsın!" şeklinde en ufak bir temenni kırıntısı duyuyor musunuz?
Asla duyamazsınız!
Neden duyamayacağınızı yazmamıza gerek var mı?
Bu kritik sorunun yanıtlarını tüm muhatapları düşünmeli!
Ve final;
Siyaset ve iş dünyasına, "Erdoğan kaybetti" diyenlerin PR'ı, ilk seçimde bitecektir.
Siyasi dinamikler şunu unutuyor;
Erdoğan, güç unsurları tarafından yalnızlaştırıldıkça, halk onu büyütüyor!
MHP'li Alan da çıkmalı!
5 BDP'li AYM kararı ile serbest bırakıldı.
MHP'li Engin Alan hapiste kalan tek Milletvekili...
Bu fotoğraf, iktidar partisine gidecek muhtemel milliyetçi oyların önünü kesebilir.
Seçim meydanlarında, "5 PKK'lı vekil çıktı, tek milliyetçi vekil içeride" kampanyası, iktidar partisi için yıpratıcı bir süreci tetikleyebilir.
BDP'li vekiller için nasıl formül bulunduysa, MHP'li Alan içinde bir yöntem bulunmalı.
Her şeyi bir tarafa bırakalım;
Adalet, siyasete kurban edilmemeli!
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…