Ankara Spor Salonu (Arena) bugün, AK Parti Olağanüstü kongresine ev sahipliği yapacak.
Başbakan Erdoğan’ın son kez katılacağı kongrede Ahmet Davutoğlu’nun genel başkan seçilmesi, iktidar partisinde yeni bir pencere açacak.
Ve hemen arkasından yeni Bakanlar Kurulu oluşturulacak.
Ak Parti, adeta yıldızlar topluluğu gibi.
Prof. Numan Kurtulmuş’tan Süleyman Soylu’ya, Yalçın Akdoğan’dan Haluk İpek’e uzanan bir düzine starın olduğu bir yerde Bakanlar Kurulu’nu oluşturmak hiç kolay olmayacak.
Örneğin Numan Kurtulmuş…
Yalnız parti içinde değil, muhalefet nezdinde bile devlet adamı muamelesi gören sessiz güç.
Örneğin Süleyman Soylu…
Türkiye’yi karış karış gezen yüksek bir enerji…
Örneğin Yalçın Akdoğan…
Yıllardır koltuksuz Başbakan Yardımcılığı yapmasına rağmen, sitemsiz ve kesintisiz bir sadakat.
Örneğin Haluk İpek…
Her Bakanlar Kurulu seçiminde ismi geçmesine rağmen, küsmeyen azalmayan bir azim.
Örneğin Binali Yıldırım…
Kabinenin en icracı Bakanlarından birisi oldu. İsmi Başbakanlık için geçti. Küstü dedikleri gün, partisine desteğini açıkladı.
Muhalefetin iktidar sorunu
İktidarın birinci meşruiyet kaynağı halk, ikincisi, muhalefet partileridir.
Demokrasi havuzundan muhalefet olgusunu çıkardığınızda; su, kulaç atamayacak kadar sığlaşacak, demokrasinin tüm kompartımanları dibe çökecektir.
Türkiye’deki muhalefet, Avrupa’daki emsallerinden farklı bir siyasi kimyaya sahip olduğu için, demokrasi içindeki bu hayatiyetinin farkında değilmiş gibi görünüyor.
Türk muhalefeti, muhalefet yapmayı, iktidara gelmekten daha çok seviyor.
Hatta, muhalefet etmeyi asli ve birinci görevi olarak kabul ettiği için iktidara gelmeye yönelik zihinsel parametreleri içselleştiremiyor.
CHP, kuruluş amacı olan Cumhuriyet ilkeleri, MHP ise, milliyetçilik olgusu dışında yeni bir siyaset pratiği üremediği için patinaj yapmaya, hatta geri gitmeye devam ediyor.
Oyunu alamadıkları halka sitem etmelerini, seçmenin umursamayacağı varsayımına dayandırmaları bile akıl almaz bir siyasi hata.
CHP ve MHP’nin temel bir başka hatası ise; başarısızlıklarını örtmek için, iktidara karşı yürüttükleri muhalefeti hırçınlaştırma siyaseti izlemeleri.
Muhalefetin bir numaralı gündemi, “İktidara nasıl gelirim?” olmalıyken, bu soruyu kamuoyuna dönerek, yüksek sesle soran bir muhalefet partisine rastladınız mı?
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...