Ben bu Kobani Savaşı’nı çok önemsiyorum. İktidarın göstermeye çalıştığı gibi basit bir konu değil. Kobani bölge dengelerini ilgilendiren, dolayısı ile de küresel emperyal güçlerin içinde olduğu, Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiren çok önemli bir oyun noktası.
Kürtler için Kobani devletleşmenin ilk aşaması. Kobani, Kürt devletinin Akdeniz’e açılması için de stratejik öneme sahip… Ancak, Türkiye ve Araplar Kürt devletini istemiyor. İslam dünyasında Kürt devletinin 2’inci bir İsrail gibi görülmesi ve gösterilmesi söz konusu… Kürtlerin de en hassas oldukları konu emperyalizminin maşası olmak dolayısı ile ABD’nin desteği ile devlet kurulması… Özellikle sol gelenekten gelen ekip bu konuyu çok önemsiyor… Neyse, konumuza dönelim.
Bölgede geçmişten beri gelen bir Arap-Kürt düşmanlığı var. Aslında bu düşmanlık Arap-Kürt olmaktan ziyade Arap-İran düşmanlığı ama Kürtler daima kullanılmış. Yine benzer bir durum söz konusu. İŞİD-PYD savaşı temelinde bir Arap-Kürt çatışması değil arkalarındaki güçlerin de çatışması aynı zamanda…
İŞİD, temelinde bir Arap örgütü… Arap milliyetçiliği daima İslami kavram, figür, sembol ve söylemlerle tezahür eder ve Arap olmayanlarında desteğini alır bu görüntüsü ile… Yine aynı durum söz konusu, İŞİD’in muhtemelen arkasında Arap milliyetçiliği var. İŞİD yok edilse dahi oluşacak boşluğu uzun vadede yerine gelecek başka ama benzer siyasetler dolduracaktır. İŞİD’in başta Suudi Arabistan’dan olmak üzere bir çok Arap ve İslam ülkesinden desteği olduğu tahmin ediliyor. PYD ise malum Suriye Kürtlerinin örgütü. Arkasında PKK ve şimdi de Koalisyon güçleri var.
PYD-İŞİD savaşı bu şekilde asla bir sonuç doğurmaz, yıllarca devam eder. Zaten ABD’li yetkililerde bunu ifade ettiler. Hava taarruzlarının yeterli sıklıkta olmaması ve kara harekatına gerek görmemeleri de sanki ABD’nin bu işin uzamasını istediğini ispat ediyor gibi yorumlanabilir.
Peki, bölge ülkeleri ve özellikle Türkiye bu işten nasıl etkilenir?
Eğer bölge yeniden şekilleniyor ve haritalar yeniden çiziliyorsa -ki öyle- mutlaka Kürtler yeni bir statüko kazanacaklardır. Bölge hem etnik hem de mezhep esaslı bölünmelere sahne olacaktır. Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konuşmasında, kendi dönemini kast ederek “Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki bugün ulaştığımız seviyede Cumhuriyet, tüm etnik kökenlere, inançlara, dillere, kültürlere eşit mesafede duran bir yapıya kavuşmuş, yani kendi özüyle, ruhuyla gerçek manasıyla yeniden buluşmuştur” dedi ama onun döneminde Cumhuriyetin etnik yapı ve inançları belirginleştirmesi ve ön plana çıkarması, kaynaştırmayıp ayrışmalarına destek olması tam da bölgede küresel güçlerin oyunlarına hizmet eden bir tablo oluşturdu. Bu tablo içerisinde Kürt ve Alevi ayrımcılığı Erdoğan’ın uyguladığı siyasal İslamcılıkla birlikte çok fazla ön plana çıktı. Türkiye oluşturduğu bu yapıyla bölgedeki gelişmelerden en fazla etkilenen, belki de en fazla zarar gören ülke olacak. Galiba Suriye meselesinden şimdiye kadar en fazla zararı Türkiye gördü…
Bölgede Kürt nüfusun olduğu 4 ülke İran, Irak, Suriye ve Türkiye etnik meselelerden, Alevi ve Sünni nüfusun yaşadığı tüm bölge ülkeleri ise mezhep meselesinden mutlaka etkilenecekler… Türkiye ise en fazla Kürt ve Alevi nüfus barındıran ve de laikliği ihmal edip siyasal İslamcılığa yönelen ve son haddine kadar kutuplaşmış bir ülke olarak Ortadoğu’dan en olumsuz etkilenecek ülke olacaktır. “Barış” veya “Çözüm Süreci” artık Türkiye’nin inisiyatifinden çıkmaktadır. Güneydoğu ve Doğu’da kamu düzenini sağlayamayan Hükümet, başkalarının boşluğu doldurmasına fırsat vermişken olayların Kobani’nin etkisi ile daha da kontrolden çıkması kaçınılmazdır. Tabi yine seçim öncesi İktidar, PKK’ya her türlü tavizi verecek ve sorunu geleceğe erteleyecektir. Fakat bu defa durum daha farklı, kritik bir noktadadır.
Ekonominin baş aşağı gitmekte olduğu bu dönemde, Suriye sorunu Erdoğan ve Davutoğlu’nun çok büyük bir yanlışı olmasına rağmen, konu artık parti siyasetinin üzerine çıkıp, milli bir mesele haline geldiği için hepimizin sorumluluğudur…
Yeşil ithal mermerli saraydaki devlet adamı olamamış siyasetçinin bunu fark etmesi zor olsa gerek…