Biz Türkiye olarak neden Ermeni meselesinde soykırım iddialarını reddettik şimdiye kadar? İlk sebep, Kızılderililerden, Yahudilere kadar dünyada ve bizle doğrudan ilgili Kafkaslarda, Kırımda, Balkanlarda yaşadığımız soykırımların hiç birinin anılmayıp, hatta Ermenilerin Ruslarla bize karşı çıkardıkları isyanda yaptıklarının unutularak, bizim soykırımla anılmamızın önüne geçmek… İkinci olarak ta zaten Osmanlı’nın borçlarını üstlenip sıkıntılara girmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni ağır bir soykırım tazminatına uğratmamak.
Peki, Başbakan Erdoğan neden 23 Nisan konuşmasında özür anlamına gelebilecek bir cümle etti? Soykırım konusunda beklenti yarattı? Gelecek yıl 1915 olaylarının 100.yılı. Gelecek yıl için daha büyük bir soykırım kabul beklentisi oluşmadı mı şimdi?
Bu tür devlet politikaları mutlaka devlet aklıyla oluşturulur veya revize edilirler. Başbakan’ın cümleleri bir devlet aklı sonucu muydu, devletçe bilinçli mi tasarlanmıştı?
Buna ilişkin, bunu teyit eden hiçbir bilgi yok. Olsa, bazı kurumlar bu sözlerin öncesi veya hemen sonrasında içini doldururlar, detay açıklamalar yaparlardı… Açıklama yok, demek ki devlet aklı yok…
Anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanlığı adaylığı öncesi yurt dışına özellikle arasının iyi olmadığı ABD’ye umut vermek, “Buna bir şans daha verelim” dedirtmek istemiş Erdoğan…
Bu kadarını anlıyorum ama bir Başbakan’ın geleceği için, kendi şahsi ikbali için devletin 100 yıllık politikasını (Aslında devletlerin demek gerek, çünkü Osmanlı ve Cumhuriyet politikalarını) hiçe saymasını anlamıyorum…
Hep söylediğim gibi Recep Tayyip Erdoğan 12 yıllık başbakan ama asla devlet adamı olamadı, asla…
***
Geçen haftaya hafta sonu yaşanan 2 olay damga vurdu: ilki MİT Kanunu onaylandı. İkincisi ise Anayasa Mahkemesinin kuruluş yıl dönümünde AYM Başkan’ının iktidara yönelik fırçalı konuşması gündeme oturdu.
Hukukun üstünlüğü olmalıdır ama hukukçuların üstünlüğü asla olmaz…. Bu konuda Haşim Kılıç’ın fazla ileri gittiğini de kabul ederim… Ama Allah rızası için söyleyin, Erdoğan bu sözleri çoktan hak etmedi mi? Sadece MİT veya HSYK Kanunu yetmez mi bu sözler için?
***
Başbakan yine geçen Cuma İstanbul’da şöyle bir konuşma yapmış;
“Kardeşler birbirlerini unutmaz, birbirlerinin acısına ve sevincine sırtlarını dönmezler. Filistin senin kardeşindir, Suriye senin kardeşindir, Esma’nın şahsında Mısır senin kardeşindir, Somali, Irak, Afganistan, Myanmar, Bangladeş senin kardeşindir, öz be öz kardeşindir. Kardeşinin meselesine sırtına dönen, Arafat’ta Veda Hutbesi’nin sonunda Hz. Nebi’nin huzurunda verdiği şahitlik yeminine de sırtını dönmüştür. Müslümanlar kardeşlerini sırtlarından hançerlemezler, Müslümanlar kardeşlerini gidip de batı ülkelerine şikayet etmezler. Müminler kardeşlerinin kuyusunu kazmazlar. ‘Lailaheillallah’ diyenler inanmayanlarla kirli ittifaklar yapıp kendi ülkesine, milletine, kendi öz değerlerine ihanet etmezler, edemezler. Filistin’e, Mavi Marmara Gemisi’ne sırtını dönüp, mümin kardeşinden esirgediği muhabbeti diğerlerine cömertçe verenler Arafat’taki vaatlerine ihanet edenlerdir”
Peki soruyorum bu kendini herkesten çok Müslüman sanana; Irak’ta Müslüman kadınlar Batılı askerlerin çocuklarını doğurmamak için kendi karınlarını deştiler ve sen Amerikalı askerlere başarılar diledin, muzaffer olmalarını istedin. 1.5 milyon Müslümanın ölümünden hiç mi sorumlu değilsin? Suriye’de savaşı daima sen teşvik ettin. Sen misin Müslüman?
***
Başbakan’a devletin tepesindekilerin şantaj kasetleri var sözlerini sordum. Bakalım ne cevap alacağız?