Yaptığım işleri bu köşede, hatta sosyal medyada dahi anlatmayı pek sevmiyorum biliyorsunuz ama bu sefer anlatmak istiyorum. Çünkü önemli görüyorum, hayret ediyorum, Ülkem için üzülüyorum…
Bir toplum, o toplumun medyası, devlet kurumları, yargısı usulsüzlüğe, yolsuzluğa nasıl bu kadar ilgisiz olur şaşıyorum… Ne oldu bize diye soruyorum?
Birkaç aydan beri aldığım ihbarlar ve bilgiler üzerine Soma ile ilgili bir yolsuzluğu yoğun olarak takip ettim. Önce TKİ Genel Müdürlüğü’nün bağlı bulunduğu bakan olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a durumu yazılı soru önergeleri ile sordum. Bizzat Bakanın kendisi ile konuştum. Torba Kanun görüşmeleri sırasında ilgili madde görüşmeleri sırasında konuyu Bakanlık ve TKİ yetkilileriyle tartıştım ve aldığım bilgilerden en az 4 milyar liralık bir yolsuzluk olduğuna tatmin olarak durumu tekrar Enerji Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Plan ve Bütçe Komisyonu ve KİT Komisyonu üyeleri, Sayıştay Başkanı ve basın ile paylaştım. Tekrar ediyorum en az 4 milyar Liralık yolsuzluk… Yani 2 milyar dolar… Tüm dünyada herkes için çok büyük para… Kaldı ki yolsuzluk ve usulsüzlüğün azı-çoğu olmaz.
Abartmadan söyleyeyim, bir muhalefet milletvekili bir yolsuzluk iddiasında bulunsa bundan 15-20 yıl önce olsa kıyamet kopardı. Gazete ve televizyonlar, kamuoyu hep bu olaydan bahseder, bazı bürokratlar hemen gider, Hükümet sallanırdı. Şimdi ses-seda yok… Kimse ilgilenmedi gibi…
Medya vermedi demiyorum, verdi. Hürriyet gibi bir gazete dahi nerede ise yarım sayfa ayırdı ama kamuoyunda ön plana çıkan, konuşulan, tartışılan bir konu olmadı…
Kısaca şunu söylemek istiyorum; Bu iktidar döneminde çok önemli hassasiyetlerimizi yitirdik. Sadece usulsüzlük, yolsuzluk ve hırsızlık konusu ile ilgili değil milli, manevi, dini, kültürel tüm hassasiyetlerimizi yitirdik.
Ne oldu bize böyle sorusuna cevap vermeye çalışırsak (Tabi işi siyasete bulaştırmadan) cevabını buluruz…
***
Daha geçen cumartesi “Bir kahramanlık destanı” “Müthiş operasyon” olarak takdim edilen olayın bir sefil takastan ibaret olduğu anlaşıldı. Olayın tek iyi tarafı vatandaşlarımızın kurtulmuş olması ama devlet yönetimi açısından her safhası maalesef skandallarla dolu…
Bu işin baş sorumluları şimdi devletin en tepesindeler… Bu Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile Türkiye ancak maceradan maceraya sürüklenir…
Şimdi Ortadoğu bataklığının ortasına sürüklenmiş, İŞİD’ci mi olalım yoksa PKK’cı mı 40 satırı arasında bocalıyoruz. ABD Dışişleri Bakanı talimat gibi bir açıklamayla Türkiye’ye rol biçiyor. Türkiye Cumhuriyeti bunlara layık değil, Erdoğan ve Davutoğlu’na hiç değil…
***
Ve tüm bu karmaşa içerisinde siyaset ustalarımız çözümü buldular; 11 yaşa türban takma tartışmaları… Yine ayrıştır, kutuplaştır, ne yolsuzluk kalsın toplumun aklında ne de rezalet politikaların. Nasılsa birileri karşı çıkar, öncelikle bu tartışılır. Saf Anadolu insanı da rezaletler, yolsuzluklar hatırlatılınca “Ama bunlar Müslüman” der…
Farkında mısınız dini değerlerimizi de yitirdik. CHP ile değil ama AKP ile…