CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun iktidarı protesto etmek için Ankara’dan İstanbul’a yürüme kararının demokratik bir hak, meşru bir eylem olduğuna şüphe yok.
Hükümeti ben yönetseydim, “Yürüyüşe katılan herkese kumanyayı devlet sağlasın” derdim.
Peki durum böyle iken iktidar kanadı bu yürüyüşten niye rahatsız?
Empati, militan olmayanların becerebileceği bir realitedir.
Öyle ise hükümete de empati yapmaya ne dersiniz?
Yakın tarihimizde yakıcı, çekişmeli ve hatta tartışmalı bir referandum yaşadık.
O kadar tartışmalıydı ki;
Ana muhalefet, “Hükümet oylarımızı çaldı” diyerek ciddi bir iddia ortaya attı.
Öyle ya!
Türkiye’nin kaderini değiştirmeye aday bir referandumda hile varsa, ana muhalefet demokratik eylemlerle yeri göğü inletmeliydi.
Bir iki cılız tepkinin dışında ana muhalefet yavaşça köşesine çekildi.
Ve o çekildiği köşeden, Türkiye’nin kaderini etkileyen referandum sonrası değil, partili Milletvekili ciddi bir suçlama ile (ajanlık) içeri atılınca ortaya çıktı.
Olabilir mi?
Olabilir ama en güçlü itiraz etmeniz, yürümeniz gereken bir zamanda sessiz kaldıktan sonra bir Milletvekili için bu yürüyüş izaha muhtaç hale geldi.
CHP, “Bardağı taşırdılar” diyerek güzel bir izahta bulunuyor.
İzah güzel de pek yetersiz!
Bardağı taşırdılar diyorsunuz ama CHP’nin deyimi ile referandumla bardak ortadan kalktı!
Bardak olmayınca su nereye damlasın?
CHP, suya atılan taş gibi niyetini dalga dalga belli ediyor.
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’ın yürüyüş ile ilgili sözlerini duydunuz mu?
Ben duydum!
“Bu yürüyüş, Demirtaş’ın barış çığlığıdır!” dedi.
Vay canına!
Acaba bu açıklama bir Vekilin kendi özlemi mi diye özellikle yanıt yazmadım.
Bekledim ki, CHP yönetimi, “Saçmalama Tuncay!” desin.
Demediler!
CHP’nin büyük bir il başkanı, televizyon çekiminde verilen reklam arasında, “Bu yürüyüş çok şeylere gebedir” dedi.
Gebelik genellikle doğumla sonuçlanır. 5000 bin yıldır böyle.
Bu yürüyüşün bizzat CHP yönetimi tarafından içinin boşaltıldığına dair en az 10 örnek daha verebilirim ama okurlar daha iyi bilir. Yormayım sizi.
Beklenilen şeyin ne olduğunu herkes biliyor. Tiyatro yapmaya gerek yok.
Doğrularını bile yüzüne gözüne bulaştırmada mahir CHP yönetimi.
“Dur bakalım belki partimiz büyür. Partimize dinamizim gelsin” diyerek halisane duygularla yürüyen CHP tabanını tenzih ederim.
CHP yürüyüşü bir anda parti içi ve dışı muhalefetin show alanı haline geldi.
Manken gibi poz verip ortadan kayboluyorlar.
Bu yürüyüşün tek kazananı Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Siyasi ömrünü uzattı.
Kaybedenleri görmek için fazla beklemeyeceğiz.
Umarım Türkiye olmaz!
KRİPTO
Son yıllrda hayatımızın merkezine bu kadar yerleşen başka bir kelime olmadı.
KRİPTO…
Sözlük anlamı ile “siyasal inancını gizleyen” gibi bir manaya geliyor.
Takiye’nin gün görmüş hali diyelim.
İnternette çok aktifler.
Erdoğan taraftarı görünerek, Erdoğan zırhına bürünerek sürekli provokatif yazılar ve çemkirmeler…
Sanıyorlar ki; Erdoğan deyince herkes bu iç savaş çığırtkanlığı yapan kişilerin asıl niyetlerinin ne olduğunu anlamayacak.
Bir de CHP’li Atatürk’çü kılığına girenler var.
Aynı terane…
Kaos olsun, iç savaş çıksın, kartlar yeniden karılsın.
Sanki kartlar yeniden dağıtılınca onlara PAPAZ çıkmayacak!