Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın üst üste verdiği demeçlerle anlaşıldı ki, yüzde 10’luk seçim barajı düşecek.
En azından Haşim Kılıç’ın verdiği izlenim o şekilde.
Kılıç’ın niyeti öyle olmayabilir ama bu durum, kamuoyunun geniş kesiminde hükümete karşı bir operasyon olarak değerlendirildi.
Yüzde 10 barajı yıllardır var ve Anayasa Mahkemesi bu yöndeki şikâyetleri, “Anayasaya uygun” diye daha önce defalarca ret etti.
Ve seçime 7 ay kala, “Pardon, yüzde 10 barajı fazlaymış!” mealinde bir kamuoyunun Anayasa Mahkemesi tarafından oluşturulması/olgunlaştırılması pek olağan görünmüyor.
Seçim barajının yüksek olduğunu bende kabul ediyorum ama barajın kapağının açılma zamanı ve niyeti sorgulanmaya değer buluyorum.
Doğruların da zamanı vardır.
Zamansız doğrular, yanlış sonuçlar getirebilir.
Dün yanlış olan, bugün neden doğru olur?
Dün doğru olan, bugün neden yanlış olur?
Siyaset fizik kuralı değil ki?
Keşke yüzde 10 barajı zamanlama probleminin dışında, olağan bir kulvarda tartışılabilseydi.
Bu tartışmayı da Türkiye sicilinin ‘yazık oldu’ hanesine ekledik.
Şişli’de tencere kapak buluşması!
Soyadı saltanatının son gözde ismi Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü zor günler geçiriyor.
Geçmiş olsun, çok üzüldüm demek isterdim ama umurumda bile değil.
Mustafa Sarıgül ve oğlu Emir Sarıgül, meclis üyeleri çoğunluğu ile Hayri İnönü’nün başkanlık yetkilerini gasp ettikleri gibi, bir de ‘istifa et’ baskısı yapıyorlar.
Hayri İnönü; soyadına, kendisine saygı duymuş olsaydı, seçim zamanı davulu kendisine tokmağı Sarıgül’e vermezdi.
Meclis üyelerinin çoğunu Mustafa Sarıgül’e yazdırırken aklı neredeydi?
Bu kadar basit bir konuda dahi, nelerin olabileceğini öngöremeyen birisi, koskoca Şişli’yi yönetebilir mi?
İlk defa Sarıgül’e bir eylemi nedeni ile kızmıyorum.
Siyasetçiye fırsat verirsen, dibine kadar kullanır.
Şişli’de vaziyet şu;
Tence kapak birbirini buldu!
Bu sesten Beethoven bestesi çıkmaz!
*Talat Atilla/Güneş