Her ne kadar eski gücünde olmasa da Hürriyet hala bu ülkenin en büyük gazetesi. Dolayısıyla Hürriyet’te olan-ya da olmayan- doğal olarak “Ama nasıl oluyor da oluyor?” sorusunu beraberinde getiriyor.
Gerçi Hürriyet’in gücü aynı zamanda Hürriyet’in güçsüzlüğü de oldu. Çünkü gücü, zaman zaman Hürriyet’i asıl işlevi olan gazetecilik yapmak yerine etki ajanı olarak pozisyon almaya yöneltti. Çünkü o güç, kullananlar için hayli işlevseldi ve birileri de tepe tepe kullandı.
İşte bu savrulmalar/yalpalamalar/alan dışına çıkmalar geriye sadece mirasından yiyen bir yapı bıraktı ve o yapı kurumsal duruşunu kaybederek tuhaf bir debelenme içine girdi. O debelenme içinde kriterlerinin ne olduğu, neyi hangi kıstasa göre yaptığı herkesin bildiği bir sır olarak kaldı ki, komikti.
Mesela Hürriyet’in yazar seçimi gibi.
Anımsayın… Hürriyet’in en başarılı Ankara Temsilcilerinden Metehan Demir’e köşe yazdırılmazken yardımcısı Şükrü Küçükşahin tam sayfaya yakın köşeler yazıyordu. Mesela şimdiki Ankara temsilcisi Deniz Zeyrek de hala gazetede kendisine köşe bulabilmiş değil. Bir gazete düşünün ki Ankara temsilciliğini emanet edecek kadar güvendiği ve inandığı bir gazeteciye köşe açacak kadar güvenmiyor. Ha, her gazeteci köşe yazmak zorunda değil belki. Ve beceriler de farklı olabilir. Ama biliyoruz ki Metehan Demir de Deniz Zeyrek de önceki gazetelerinde köşe yazan ve Hürriyet’te de yazabilecek kalibrede gazeteciler.
Ama bunun yanında Hürriyet’te öyle isimler köşe yazıyor ki; tam da yukarıdaki “Belli olmayan kriter…” maddesine giriyor.
Mesela Niobe diye bir yazarı var Hürriyet’in. Mesela Verda Özer. Mesela Selçuk Şirin. Mesela Ayşegül Domaniç. Mesela Pucca Günlük. Mesela Refika Birgül vb. Bu listeyi daha da uzatabiliriz ama gerek yok.
Soru şu: Kim bunlar? Bu listeden sadece bir isim üzerinden gidelim isterseniz. Pucca Günlük diye yazan kızın tüm geçmişi ya da mesleki formasyonu sadece ve sadece twitter fenomeni denen tiplerden birisi olması. Sonrası yok. Başlangıcı da sonu da bu. Tabii sadece twitter fenomeni olmak Hürriyet’te yazar olmak için yeterli olsaydı gazete Odun Adam’lar kaynardı.
O yüzden soruyoruz zaten. Kim bunlar? Bağlantıları ne? Metehan Demir’e, Deniz Zeyrek’e fazla görülen köşeler hangi bağlantılar sayesinde adı sanı bilinmeyen, tek bir yazısını bile kimsenin anımsamadığı ve ileride de anımsamayacağı bu olsa da olur olmasa da isimlere nasıl veriliyor?
Bu kadar tuhaflık medyanın amiral gemisi olduğunu iddia eden bir gazete için kaldırabileceğinden fazla yük değil mi? Titanik’in sonundan da mı haberi yok birilerinin?
Bu haber 19772 defa okunmuştur.