ALMANYA’da dikkatler Donald Trump başkanlığındaki yeni Washington yönetiminin dış politikada ortaya koyacağı önceliklerle, bunların transatlantik ilişkilere olası yansımalarına çevrildi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, ABD ile Avrupa arasında büyük önem taşıyan ilişkilerin muhafaza edilmesi için çalışacağını açıkladı. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ise geçen aylarda ‘nefret vaizi’ olarak nitelendirdiği Trump’un, yemin ederek göreve başlamasının ardından, “Öngörülemez, belirsizliğin hakim olduğu, çalkantılı bir döneme hazırlanmalıyız” değerlendirmesinde bulundu. Dışişleri Bakanı Steinmeier’e katıldığını belirten Almanya Dış Politika Cemiyet (DGAP) Uzmanı Dr. Henning Riecke de çok zormlu bir döneme girildiğini söyledi. Dünya genelinde istikrarsızlık, gerilim, kriz ve çatışmalar yaşandığını hatırlatan Riecke, “Tam da bu nedenden ötürü transatlantik ilişkiler büyük önem taşıyor. Bu ilişkilerde Avrupa’nın üstlenebileceği rolü ve Trump yönetimindeki, ABD ile iş birliğinin yolunu bulmalıyız” dedi.
ABD ile Avrupa arasında sorun yaşanması muhtemel konularda, Avrupalıların somut olarak beklentilerini ve çözüm önerilerini şekillendirmesi gerektiğini ifade eden Alman uzman, “Almanya, ABD yönetimiyle görüş ayrılıklarının ortaya çıkabileceği alanlarda hem ABD hem de Avrupa’nın kabul edebileceği somut ve güçlü önerilerin getirilmesine liderlik edebilir” dedi.
Batılı demokrasilerin kurucu ilkelerinin, hem Trump hem de Batılı ülkelerde bazı siyasi hareketler tarafından sorgulandığına işaret eden Riecke, büyük oranda Rusya çıkışlı bazı girişimlerin, demokrasiyi canlı kılan ve demokratik kurumlara meşruiyet sağlayan siyasi süreçleri hedef aldığını belirtti.
Riecke, “Uluslararası düzenin güç kaymaları, küreselleşme ve küreselleşme karşıtı hareketler nedeniyle baskı altında olduğu bu dönemde Batılı demokrasilerin hedef alınması rahatsızlığa yol açıyor” yorumunu yaptı.
Riecke, “Trump’ın odağı ve önceliği ABD. ABD’nin dünyadaki rolünü, ABD’ye daha çok avantaj sağladığı açıkça görülebilen şekilde yeniden müzakere etmek istiyor. Kavramsal olarak, ortak değerlerimize karşı olmadığını düşünmekle birlikte nihayetinde tutumunun, Batılı demokratik düzenlere zarar vereceği kanaatindeyim” dedi.
Merkel’in 2015 yılında sınırlarını mültecilere açma girişimini eleştiren Trump, NATO’yu ‘köhne bir yapı’ olarak nitelendirmiş, gayri safi yurtiçi hasılalarının yüzde 2’sini savunmaya harcamayan ittifak üyelerini, hedefleri gözetmemekle eleştirmişti.
Almanya Başbakanı geçen günlerde Trump ile ticaret ve askeri harcamalar konularında ortak bir zemin arayışında olacağını söyledi.
Almanya, ABD’nin dış politikada tutarlı bir yol haritası ortaya koyması halinde bu hedefe uyacağını duyururken, Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, askeri ittifakın modernleşmesi için Avrupa ülkelerinin mali yükü daha adil paylaşmaya hazır olduğunu duyurdu.
Riecke de Avrupa ülkelerinde, kıtanın güvenliği için daha fazla sorumluluk almaya dönük iradenin var olduğunu vurguladı.
Alman uzman, Trump döneminin, NATO üzerindeki olası etkilerini değerlendirebilmek için öncelikle yeni Washington yönetiminin yaklaşımını net bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğunu ifade etti. Riecke, “Trump, Rusya’ya yaklaşımını tanımlamalı. Bunun, ABD’nin NATO topraklarını koruma iradesi üzerinde etkileri olacaktır. Almanya da Trump’a, Rusya’nın bir tehdit olduğunu net bir şekilde anlatmalıdır” diye konuştu.
Riecke, Trump’ın NATO’nun terörle mücadelede daha etkin olmasında ısrar edeceği öngörüsünde de bulundu. Bunun derin görüş ayrılıklarına yol açabileceğini anlatan Alman uzman, şunları söyledi: “Trump, NATO’nun doğrudan DEAŞ ile savaşmasını isteyecektir. Ancak NATO isteksiz, çünkü ittifak terörle mücadele örgütü olarak inşa edilmediği gibi Arap dünyasında bu hoş karşılanmaz ve çoğu Avrupa ülkesi terörle mücadeleyi hedeflerin vurulması olarak değil, güvenlik güçlerinin devrede olduğu, istihbarat servisleri arasında iş birliği ve mali kaynakların izlenmesinin ön planda olduğu bir süreç olarak görmekte. ABD ile diğer müttefikler arasında NATO’nun terörle mücadeledeki rolü büyük bir görüş ayrılığına yol açacak.”
Avrupa entegrasyonu fikrini eleştiren, İngiltere’nin AB’den ayrılmasını destekleyen ve İngiltere’nin birlikten ayrılan son ülke olmayacağını söyleyen Trump’ın, Birlik ile ilişkilere vereceği önem de merak ediliyor. Trump’ın özellikle Almanya ve Fransa gibi önemli AB üyesi ülkelerle ilişkilere ister istemez önem atfetmek durumunda kalacağına dikkati çeken Riecke, “Merak ediyorum, Trump AB’de Almanya ve Fransa’nın ne denli önemli ülkeler olduğunu öğrendiğinde, İngiltere’nin nüfuz gücünü kaybettiğini anladığında tavrını değiştirecek mi? İngiltere ile özel ilişkisine mi bağlı kalacak yoksa Rusya ve Arap dünyası üzerinde daha büyük nüfuz gücüne sahip Avrupalı ortaklar arayışına mı girecek?” ifadelerini kullandı.
Almanya’da merak edilen bir diğer konuyu da Trump’ın ekonomi politikalarında atacağı adımlar oluşturuyor. Riecke, Almanya’nın açık ticaret ve ticari entegrasyondan yana olduğuna, bunun iyi ilişkilerde önemli bir kıstas oluşturduğuna işaret ederek, “Almanya, korumacılık tavrından hoşlanmaz. ABD’deki Alman şirketlerinin baskı altına girmesi ilişkilerde rahatsızlık yaratabilir. Ayrıca ABD’de ürünlerdeki fiyat artışı insanların tüketimini etkiler. Bunun ABD’de genel tüketim ve işsizliğe etkisi ne olur merak ediyorum” diye konuştu.
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...