Yeni Şafak yazarı Taha Kıvanç, İlhan Selçuk'un polemiğe yol açan , “Türkiye siyasetinde hep Amerika'nın dediği olur, Ak Parti'yi iktidara ABD getirdi zaten” sözlerini eleştirirken, "İlhan Selçuk gibilerin anlamadığı da tam bu nokta işe: Dış güçlerin milyonlarca insanın eğilimini etkileyecek bir sinyalizasyon mekanizması yoktur, ama cuntalar içerisinde her zaman elleri bulunur" diye yazdı.
İşte Taha Kıvanç'ın yazısı:
Ters dalga
İlhan Selçuk bu kıyağımı herhalde unutmaz... Kasım ayı başlarında, “Cumhurbaşkanı kim olacak?” sorusunun en fazla telâffuz edildiği günlerde, Cumhuriyet'in güçlü adamı, “Türkiye siyasetinde hep Amerika'nın dediği olur, Ak Parti'yi iktidara ABD getirdi zaten” anlamını taşıyan bir akıl yürütme eşliğinde ilginç bir çağrıda bulunmuştu:
“Bush, Ortadoğu'da bir yeni istikrar arayışına yönelmek zorundaysa bu işe Türkiye'den başlaması aklın yoludur... / (..) Ortadoğu cehennem... / Bu cehennemde ne yapacağını şaşıran Başkan Bush'un Türkiye'de dincilik ve bölücülük siyasetlerini bir yana bırakarak Atatürk'ün laik Cumhuriyetini Ortadoğu'da bir denge unsuru gibi düşünmesi gerekiyor...”
Çıktığı yerde öylesine melül-mahzun duran bu satırları bir hafta önce (9 Ocak) buraya taşıdım; ABD kendisine yazılan 'sevgiliye bana dön mektubu'ndan, sanıyorum, sayemde haberdar oldu. İlhan Selçuk'un talebinin Washington'da kös dinlendiği anlaşılıyor. Üç ay önce Bush'a “Bana dön” çağrısında bulunan Cumhuriyet yazarı, nedense, şimdilerde öfkesini gizleyemez oldu.
Geçen Cumartesi günkü (13 Ocak) yazısının başlığı “Beyaz Saray'dan Çankaya Ataması” idi. Saygı tonu bütünüyle eksik şu satırları yine de tahammül ederek okumanızı öğütlerim:
“Peki, Başkan Bush'un gücü nereden geliyor?.. / AKP'den... / AKP iktidarının yazgısı Bush yönetiminin elinde... / Bush 'adam'ı ister tuvaletin deliğine süpürür.. / İster kullanır.. / İster vezir eder.. / İster rezil... / Daha önümüzde biraz zaman var; ama, öyle görünüyor ki Başkan Bush adamı tuvaletin deliğine süpürmeyecek... / Tepe tepe kullanacak.. / Nerede?.. / Çankaya'da mı?..
“Adam ne diyor?.. / Bekliyor.. / Diyor ki: / - Herkes beklesin!.. Daha Çankaya adayımız belli değil... / Neden belli değil?.. / Çünkü bu kez Türkiye'de Cumhurbaşkanı adayının yazgısı Beyaz Saray'da saptanacak...”
Ne kadar hazin değil mi? Belli ki, kasım ayında yazdığı dokunaklı yazılara Beyaz Saray olumlu cevap vermemiş. Kendisinin Bush'un kulağına fısıldayacağı birinin Çankaya'ya çıkmasının mümkün olmadığı haberi İlhan Selçuk'a ulaşmış. Öfkesi bundan...
Şu keskin satırlar da dünkü 'Pencere' sütununda yer alıyordu: “Bizim Türkiye'de açıkgöz kulağı kesik takımı çok iyi bilir ki, siyasal iktidarın yazgısı Amerika'nın elindedir... / Lamı cimi yok, bu böyledir... / Bizde demokrasi palavradır...”
Türkiye'de demokrasi palavraymış, çünkü siyasal iktidarın kaderi Amerika'nın elindeymiş... Kuşku mu duyuyorsunuz? “Lâmı cimi yok, bu böyledir” diyor Cumhuriyet yazarı... Eh, Türk siyasetinin kaderini elinde tutan 'Ulu Manitu' ABD İlhan Selçuk'un aylar önce yönelttiği “Bana dön” çağrısına “Hayır” cevabı vermişse; dilek sahibi “Batsın bu dünya” demesin de ne yapsın?
Şu satırları da okuyun da, 50 yıldan fazla bir süredir yazıp duran 80'ini aşmış bir yazarın geldiği nokta gözünüzde daha iyi canlansın: “2002'de AKP'yi iktidara geçiren, Amerika'dan gelen 'sinyal' di... / Türkiye'de çok uyanık bir 'sinyalizasyon' örgütü kurulmuştur; Amerika'dan gelecek 'sinyal' dakika geçmeden ülkenin her tarafına yayılır, gereği yerine getirilir...”
Tevekkeli değil, ülkemizin büyük patronları, ürünlerini tanıtmak üzere reklâm kampanyası açacakları zaman, ajanslarına, reklâmların gazete dağılımıyla ilgili özel tâlimat veriyorlar. Washington'dan Anadolu'ya uzanan 'sinyal şebekesi' ters akımla mı çalışıyor acaba?
Şimdi ne olacak? Kendisine “Bana dön” çağrısı yapılan ABD yüz vermediğine göre, şimdi kimden medet umulacak Çankaya için? ABD'ye böylesine büyük bir güç, bir tür 'Ulu Manitu' iktidarı tanıdıktan, iradesini Türkiye'nin her yerine 'uyanık bir sinyalizasyon örgütü' ile eriştirdiğini kabul ettikten sonra, yapılabilecek fazla bir şey kalmıyor gibi... Cumhuriyet okurlarının şaşkınlığı had safhada olmalı...
Yine de İlhan Selçuk'un şapkasından çıkaracağı birden fazla tavşan olduğuna inanan vardır... 'Madanoğlu cuntası' diye yargılandıkları Doğan Avcıoğlu kliği olarak yakından gözledikleri 9 Mart (1971) girişimi bir son dakika müdahalesiyle rayından sapmış ve 12 Mart 'balyozu' olarak karşılarına çıkmıştı. İlhan Selçuk, ABD'nin gücünden o gözlemi sayesinde haberdar olmuşa benziyor. Benim bu konudaki tezimi de bir dinlesin isterim: 9 Martçılar başarılı olsalardı da durum değişmeyecekti; ABD 9 Mart cuntasının içinde de vardı çünkü...
İlhan Selçuk gibilerin anlamadığı da tam bu nokta işe: Dış güçlerin milyonlarca insanın eğilimini etkileyecek bir sinyalizasyon mekanizması yoktur, ama cuntalar içerisinde her zaman elleri bulunur.
Neyse, İlhan Bey, ABD'den “Ben bu defa işinize karışmıyorum” cevabını sayemde aldı ya, bu kıyağımı unutmasın...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...