Abdullah Öcalan kimdir? Öcalan PKK'yı neden kurdu? 

Çocukluğunda kavga etmesi sonrası başı yarılmış, annesinin ''ya onlardan intikam alıcaksın ya da bu eve seni sokmam'' lafı üzerine ilk kavgacı kimliği oluşmuştu....Babasının pasif olması nedeniyle ailesini korumak için saldırgan olması gerektiğini düşünürdü. Diğer çocuklar onu pek sevmezdi. Yılan olan bir yerde ilk olarak Öcalan'ı çağırırlar ve o yılanı öldürürdü. Bu nedenle 'yılan katili' olarak anılırdı.

Ayrıca Öcalan ''En büyük tutkularım, günlük olarak bir çocuğu alıp dağa çıkarmaktı. Ona haydi gidip yılan öldürelim, kuş tutalım, kartal yuvasına ulaşalım derdim.'' şeklinde çocukluğunu anlatmıştı.

1966-68 döneminde Ankara'da Anadolu Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi'ni okudu ve 1969 yılında Diyarbakır'da kadastro memurluğu yapmaya başladı.
Sonrasında Diyarbakır'daki görevinden atanarak İstanbul'a geldi ve 1970 yılında DDKO (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) şubesi üyesi olarak faaliyetlere başladı.
Yıl 1971'i gösterdiğinde Öcalan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiydi. Fakat aynı yıl içerisinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne yatay geçiş yaptı
Ankara'dayken THKP/C örgütüyle yakından ilgilendi ve 1972 yılının Nisan ayında Şafak Grubu'nun bildirillerini dağıtırken yakalanarak 7 ay Mamak Askeri Cezaevinde tutuklandı. Evliliğinden önceki tutuklanma süreci Öcalan'ın hayatındaki en büyük kırılmalardan birine neden oldu.
PKK adlı örgütü kurdu. Bu örgüt 27 Kasım 1978 yılında kuruldu ve amacı Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletlerinin bir kısım toprakları üzerinde bağımsız bir devlet kurmaktı.
Belli bir süre sonra Türkiye'den ayrılarak Suriye'ye geçen Abdullah Öcalan, örgütün tüm eylemlerini buradan yönetmeye başladı. Kanlı saldırılar birbirini izledi. Doğu ve Güneydoğu'da yaşlı, genç, çocuk demeden insanlar katledilmeye başlandı.
Tarihler 20 Haziran 1987 yılını gösterdiğinde PKK militanları Pınarcık köyünde 16 çocuk, 6 Kadın, 8 erkek toplam 3 köylüyü öldürdü. Devletin 'üç-beş çapulcu' olarak tabir ettiği bir örgüt, Cumhuriyet tarihinin en büyük tehdidi olarak karşısına çıkmaya başlamıştı.
Öcalan 15 Mayıs 1996 tarihinde PKK'nın 6. kongresinde militanları intihar eylemlerine teşvik etmek için ''ne kadar eylem, o kadar propaganda, ajitasyon; ne kadar eylem, o kadar otorite'' cümlesini kullanarak ayrım gözetmeksizin katliam emri verdi.
PKK katlettikçe Türkiye tutumunu sertleştirdi. terörle mücadeledeki doğrular kadar yanlışlar da vardı ve bu yanlışlar, terör örgütüne katılımların günden güne artmasına neden oldu. Öcalan Suruyi'deydi ve bu Türkiye'yi rahatsız ediyordu. 1998 yılında Türkiye'nin baskıları sonucu Suriye Abdullah Öcalan'ı topraklarından çıkarmak zorunda kaldı.
Ertesi günü, yani 16 Şubat 1999 yılında Bordo Bereliler tarfından uçakla Kenya'dan Türkiye'ye getirildi. Öcalan'ın üzerinden Lazaros Mavros adına düzenlenmiş bir Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu çıktı.
Türkiye'ye getirilen Öcalan, Bursa açıklarında bordo bereliler tarafından Deniz Kuvvetleri'ne ait bir hücumbota bindirildi.
Artık Öcalan İmralı'daki özel hapishanedeydi. 31 Mayıs 1999 tarihinde İmralı'da yargılanmaya başlanan Öcalan, suçluluk savunması yaptı. PKK'yı kendisinin kurduğunu, örgütü sevk ve idare ettiğini, yakalandığı ana kadar örgütün kendisinin liderlği ve komutası altında faaliyetlerini sürdürdüğünü itiraf etti.
28 Nisan 1999 yılında Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesine göre vatana ihanet suçu gereğince ölüm cezası verilmiştir
29 Haziran 1999 yılında ise silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek suçuyla idama mahkum edilmiştir.Bu ceza Avrupa Birliği uyum yasaları gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrilmiştir. Şu anda bilindiği üzere İmralı Cezaevin'de yatmaktadır.