Hakan, akıcı kalemine ihanet edercesine yazılarında uzun süre med-cezir yaşıyordu.
Hakan; tuhaf, anlamsız ve belki yakışıksız bir şekilde terör örgütüne sırtını dayadığını açıkça söyleyen siyasi unsurlara destek verdi.
Bazen de omuz…
Gazetecilik ilginç bir meslek. İçinde bulunduğunuz çelişkileri, “Ama ben kimsenin adamı değilim ki!” gibi hiç de fena durmayan mazeretlerle örtebilirsiniz. Doğrusu bu güçlü mazeretin alıcısı da az değildir ama…
Ya vicdan?
Vicdanı örtecek uzunlukta bir örtüyü insanlık henüz bulamadı.
Ve o Ahmet Hakan, sanki titreyip kendine geliyormuş, gazeteciliğin yoğun bakımından çıkıyormuş gibi bir hayat belirtisi veriyor bir süredir…
Hakan’ın eleştirilerinden sonra terör unsurları radarlarını kendisine çevirince, saz çaldırdıklarının aslında neye tekabül ettiğini görmeye başlamış gibi…
Belli ki duygusal, kafası karışık dönemleri atlatmaya çalışıyor.
Ahmet Hakan’ı tüm hatalarına rağmen ayakta tutan, mekanik değil, organik olması.
Yeterli olmasa da, Hakan’ın aslına dönme çabalarını not almaya değer görüyor, ve tam da bu nedenlerden kendisini KAZANAN ilan ediyoruz…
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |