AK Parti'nin CHP'den daha sosyal demokrat ve ilerici olduğunu söyleyen Kalkan, CHP'nin 'ittihatçı geleneğe' yaslandığını ve Atatürk'ü istismar ettiğini savundu. Kalkan, şu iddiaları dile getirdi: "CHP misyonunu tamamladı, artık tedavi edilemez noktada. Deniz Baykal'ın Recep Peker'den farkı yok. Çok sayıda da 'Yakup Cemil'leri var. CHP hiçbir zaman sol olamadı ki. Bir tek Ecevit sivilleştirmeye çalıştı CHP'yi."
AK Parti İzmir Milletvekili Erdal Kalkan, 20 yıl aradan sonra tekrar Meclis'te. 1970'li yıllarda, CHP yönetiminde görev alan Kalkan, 1977 ve 1979'da CHP'den Edirne milletvekili adayı oldu. Meclis'e ilk olarak 1987'de SHP Edirne milletvekili olarak girdi. 1992'de Deniz Baykal'la birlikte CHP'yi yeniden açan ekibin içinde yer aldı. Daha sonra Ertuğrul Günay'la birlikte hareket ederek Baykal'dan koptu. Kalkan'ın CHP ile bütün bağlarını koparması ise 27 Nisan'da Genelkurmay'ın internet sitesinde gece yarısı yayınlanan 'e-bildiri'ye dayanıyor. Bildiriye karşı AK Parti'nin tutumunu beğenen ve CHP'nin tavrına tepki gösteren Kalkan, "CHP'nin tavrına üzüldüm. Demokratik tavrı AK Parti gösterdi. Olanlardan sonra Tayyip Bey beni davet etmese bile AK Parti'ye oy verecektim." diye konuştu.
AK Parti'nin ayrımcılık yapmadığını, demokrat olduğunu söyleyen Kalkan, CHP'yi ise 'devletçi ve statükoyu temsil eden parti' olarak tanımladı. Dünyanın en antidemokratik tüzüğünün CHP'de olduğunu, Baykal'ın partiyi katı disiplin anlayışı ile bilinen Recep Peker gibi yönettiğini iddia eden Kalkan, şöyle devam etti: "CHP'de ittihatçılık var. Baykal'ın da çok sayıda tetikçisi, Yakup Cemil'leri var. CHP, asla sol parti değil. Sadece rahmetli Ecevit bir zamanlar partiyi halkla barıştıran bir süreç yaşadı. CHP, marjinalleşmiş ve misyonunu tamamlamıştır." Kalkan, CHP'de yönetim sorunu olmadığını, Baykal'dan başka birisinin gelmesinin de sorunları çözemeyeceğini vurguladı.
Erdal Kalkan, İzmir'in sahil bandında yaşayan varlıklı kesimin CHP'ye, iç kesimlerde yaşayan orta sınıf ve fakirlerin AK Parti'ye oy vermesinin anlamlı olduğuna işaret etti. Bu tablonun Türkiye'de sınıf mücadelesi yaşandığını gösterdiğini ifade eden Kalkan, şu değerlendirmeyi yaptı: "Sistemden beslenen krem tabakası değişim istemiyor, ekonomik ve diğer değişimlerle ilgili pompalanan korkuları özümsemiş. Varoşlar ise güzel yaşam ve umut beklentisinde. Değişimden yana olanlar daha hoşgörülü, halkçı ve demokrat olan AK Parti'yi seçti."
Peker, tek partili hayatın simgesiydi
Recep Peker, tek partili hayatın katı yönetim anlayışının simge ismiydi. İlk Meclis'in genel sekreterliğini de yapan Peker, Atatürk ve İnönü ile birlikte tek parti rejiminin 'güçlü adamı' olarak sivrildi. Mussolini (İtalya) ve Hitler (Almanya) rejimine yakın politikaları savunması ile ün yaptı. Atatürk ile görüş ayrılığı yaşadığı için CHP'den azledildi. Milletvekilliği, gazetecilik ve bakanlık yaptı. Atatürk'ün ölümünden sonra 1946'da çok partili dönemin ilk başbakanı oldu.
Yakup Cemil: İttihatçıların tetikçisi
İttihatçıların ünlü silahşoru, suikastçısı olan Yakup Cemil, Enver Paşa'ya sadakati ile bilinirdi. İttihatçıların hüküm sürdüğü 1913-1918 yılları arasında muhalif görülen siyasetçi, edebiyatçı birçok isim Yakup Cemil ve adamları tarafından ortadan kaldırılmıştı.
Zaman
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...