İYİ Parti 27. Dönem Ankara Milletvekili Aytun Çıray kaleme aldığı yazısında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Çıray, Erdoğan'ın HAMAS’ı “Kuvay-i milli”ye benzetmesinin sonuçları vardır ve o sonuçlar onu değil hepimizi etkiler. Bir gün birileri de çıkar “PKK’yı özgürlük savaşçısı” diye tanımlar." dedi.
HAMAS, NETENYAHU, ERDOĞAN VE CHP
Türkiye, AKP’ye gelinceye kadar Filistin- İsrail ilişkileri düzleminde sağlam ve hakkaniyete dayalı…
Taraflar arasındaki husumeti kaşımaktan çok yatıştırmaya bir politika uyguluyordu.
BU nedenle hem Filistinli Araplar, hem de İsrailliler üzerinde dikkate değer bir ağırlığa sahipti.
Bu sahici bir saygıdan kaynaklanan ağırlıktı.
O sırada Türk dış politikasının Yeni Osmanlıcılık gibi çok tehlikeli maceracı eğilimleri yoktu.
Anti-Semitizmin kırıntısının dahi söz konusu olamayacağını bilmek de özellikle İsrail için anlamlı bir unsurdu.
Araplar için yüksek sesle telaffuz etmeseler de Türkiye bir tür model ülkeydi.
Ancak bu durum stratejik derinlik şarlatanlığı yüzünden bölgeye radikal dinci ve Yeni Osmanlıcı fikir bulamacıyla yaklaşılması ile radikal bir şekilde değişti.
Daha önceki dönemlerde tasavvur dahi edilemeyecek çok tatsız Mavi Marmara olayı yaşandı.
İsrail, iç politikada kendisi sayesinde oy devşirilebilecek bir ülke statüsüne indirildi.
‘One Minute’ tiyatrosu bu kolay oy devşirme metodunun en ibret verici tezahürlerinden birisiydi.
Mavi Marmara ve One Minute olayı istismar edilip yeterince kullanıldıktan sonra iç politika açısından kullanılışlı olma vasfını kaybettiler.
Sonunda İsrail Kudüs’ün başkenti olduğunu Erdoğan’ın yüzüne tebliğ edince Yeni Osmanlıcılık hayali sona erdi.
Üstelik, zor durumdaki Türk ekonomisine rağmen..
Silâh üretiminde kullanılma ihtimali olan 54 kalem ihraç ürününü kısıtlayarak yaptırıma gitmesi bile..
Erdoğan’ın HAMAS’ı önce “Filistin’in Kuvay-i milli”si olarak tanımlaması…
Sonra HAMAS lideri ile samimi görüntüleri üzerine özellikle seküler kesimin hücumuna uğramasını engellemedi.
Esasen bunun nedeni yıllardır dış politikayı iç politika malzemesi olarak kullanmış olmasının ülkemizin önüne çıkardığı ağır faturaların getirdiği güven bunalımından başka bir şey değildi.
İlginç bir şekilde Müslüman Kardeşler’in üyesi olan Şeyh Ahmet Yasin’in oluşturduğu HAMAS’ın gelişmesini sağlayan İsrail’dir.
İsrail, HAMAS’ı Yaser Arafat’ın seküler milliyetçi Filistin Kurtuluş Örgütü’ne karşı desteklemiştir.
Zamanla maddi ve manevi anlamda tefessüh etmeye başlayan FKÖ de İsrail’in işini kolaylaştırmıştır.
Nitekim Netenyahu 2019’da, “Filistin devletinin kurulmasını engellemek isteyen herkes, HAMAS’ın desteklenmesini ve HAMAS’a para aktarılmasını desteklemek zorundadır. Bu bizim stratejimizin bir parçası” demiştir.
Böylece karşısında seküler bir yapı yerine, din temelli bir organizasyonun olmasını sağlamıştır.
Ta ki 7 Ekim 2023 tarihinde HAMAS militanlarının İsrail askeri üslerine ve sivillere yönelik saldırılar başlatıncaya kadar kayıkçı kavgası devam etmiştir.
Bunun Hristiyan Batı dünyasındaki etkisini tahmin edersiniz.
Şu anda HAMAS’ı İran dışında hiçbir Müslüman Arap devleti desteklememektedir.
İran aynı zamanda HAMAS’ı Rusya ile bağlantısını da sağlıyor.
Tamam!
Erdoğan’ın HAMAS’ı sadece İran’ın eline bırakmamasını..
İsrail’in gösterdiği vahşete karşı 54 kalem ihracat kaleminde yaptırım uygulamasını destekliyorum ama…
HAMAS’ı “Kuvay-i milli”ye benzetmesinin sonuçları vardır ve o sonuçlar onu değil hepimizi etkiler.
Bir gün birileri de çıkar “PKK’yı özgürlük savaşçısı” diye tanımlar.
Yerel seçimlerden sonra artık CHP birinci parti olduğuna göre..
Eminim geçenlerde bir Ankara milletvekilinin yaptığı gibi, AKP’yi taklit eder gibi dış politikayı kendi seçmen tabanını konsolide temek için kullanmayacaktır.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...