11 aylıkken iki bacağının dizden aşağısı kesilen atlet Oscar Pistorius'un 2008 Pekin Olimpiyatları'na katılabilmek için İngiltere'deki yarışlarda derece barajını aşması gerekiyordu. Yere düşüp, diskalifiye olan, kural olarak kaybeden Pistorius, mücadele olarak ise ders ve ilham verdi.
1986'da Güney Afrika'da dünyaya geldiğinde bacaklarında diz ve bileği birbirine bağlayan kaval kemikleri yoktu ve henüz 11 aylıkken iki bacağının da dizden aşağısı kesildi.
Ancak o, hayata küsmedi, rehabilitasyon merkezinde 'çita' adı verilen protezlerin Mercedes'i olarak adlandırılan takma bacakları kullanmaya ve koşmaya başladı.
Kayarak kulvar dışına çıktı
Ancak Oscar Pistorius'un yarışta kayarak kulvar dışına çıkmasıyla 2008 Pekin Olimpiyat hayalleri suya düştü. Bu talihsiz olay sonrası Pistorius yarışı son sırada tamamladı.
Pistorius bu dereceyi geçseydi bile Olimpiyat Komitesi'nin radikal bir karar alarak protezli olmasına rağmen onun yarışmasına izin verip vermeyeceği bilinmiyordu.
Daha önce komite, "Protezler hafif oldukları için avantaj sağlayabilir. Ayrıca ayak olarak kullanılan kısımlar daha uzun, yani Oscar her adımda daha fazla alan kaplıyor. Bu yüzden yarışlara katılamaz" açıklamasını yapmıştı.
Bu protezlerle her adımı 2.7 metre olduğu için eleştirilen Oscar ise, protezin avantaj değil, dezavantaj olduğunu rakamlarla kanıtladı.
Oscar protezlerle koşarken düştüğünde 3-4 kez zıplayıp 10 metre ileride kendini ancak durdurabildiğini söyledi.
Kaygan zeminde ve rüzgardada protezlerin kontrolü çok zorlaşıyor. 80.5 kiloluk atletin 200 metrelik koşuda bu protezlerle hareket etmesi için harcadığı enerji, 355 kiloyu yerden 1 metre kaldırırken harcanan enerjiye eşit.
Güney Afrikalı atlet, normal bir atletin kalçasından hareketi sağlamak için harcadığı enerjinin ortalama 4 katını sarfediyor.
Pistorius rakamsal derecesiyle olimpiyat hedefine ulaşamadı ama onun büyük azmi milyonlarca insana ilham verdi.
Kaybederken bile kazanabilmeyi dünyaya bir kez daha kanıtladı.