Haftalar önce, Ankara’da ekonomi kulislerini iyi izlemesiyle bildiğim bir akademisyen arkadaşım anlattığında inanmamıştım, Başbakan’a dünyada olup bitenler ve bunun Türkiye’ye olası etkileri konusunda kapsamlı bir bilgi verilmemişti.
Şimdi bu dedikoduya giderek daha fazla inanıyorum. Bizim Başbakanımız, dünyanın dört bir yanında başdöndürücü bir hızla yaşanmakta olan gelişmelerden tam anlamıyla haberdar değil galiba. Haberdar olsa, ‘ümük sıktırmam’ söyleminin çok anlamsız kaldığını kendisi de görürdü.
Ama dün sabah itibarıyla bile kendisine gereken bilgiler verilmemişti.
Başbakan daha önceki gün bile Washington’da Uluslararası Para Fonu IMF ile anlaşma olup olmayacağını soran gazetecilere, ‘Bizden büyüme hızımızı yüzde 2’ye düşürmemizi istiyorlar, bunu kabul edemeyiz’ anlamında cevaplar verdi.
Oysa bu IMF ile ilgili eski bir bilgiden, eski bir algıdan kaynaklanıyor.
Başbakan’ın dün katıldığı G-20 liderler zirvesinin hazırlık toplantısı geçen hafta Brezilya’da yapıldı. Brezilya’daki bu toplantıda Türkiye’yi Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek temsil etti.
Bu toplantı sırasında IMF yetkilileri, mali disipline, enflasyonla mücadeleye dayalı eski stratejilerini artık değiştirdiklerini, bundan böyle, dünyadaki krizle mücadeleye yardımcı olmak üzere önceliği büyümeye vereceklerini söylediler.
Nitekim dünyanın dört bir yanında IMF’li veya IMF’siz yapılan bütün müdahalelerde durgunlukla mücadelenin öne çıktığını görüyoruz. Çin geçen hafta 600 milyar dolarlık bir paketle iç pazarını destekleme kararı aldı. Amerika, 700 milyar dolarlık kurtarma paketinin henüz harcanmamış olan bölümünü doğrudan tüketicilerin daha fazla tüketmesini sağlayacak yerlere aktarmayı planladığını açıkladı. Avrupa’da ‘Avro Bölgesi’ resmen resesyonda ve bundan çıkış için canlandırma paketi hazırlıkları yapılıyor.
Ve bakacak olursanız Türkiye’de de büyüme durmuş vaziyette. Hükümet bütçesine gelecek yıl için yüzde 4 büyüme öngördüğünü yazdı ama bunun gerçekleşmeyeceği gün gibi âşikar. Şimdilik kimse 2009’de eksi büyüme beklemese de, beklentiler 0 ile yüzde 2 arasında zaten.
Ve IMF’nin bu yeni stratejisine bakınca, hükümetin çok rahatlıkla bu kurumun karşısına geçip, ‘Ben yüzde 4 büyüme planladım ama planlarım şaşacak gibi gözüküyor, bana yardım et de bu yüzde 4’ü gerçekleştireyim’ diyebilir.
Diyebilir ama Başbakan böyle bir şeyin IMF’ye denebileceğini bilmediği için olsa gerek, hâlâ ümük sıkmaktan söz ediyor.
Bizler hep Başbakan’ın IMF ile anlaşmaktan caymasını gelmekte olan yerel seime bağladık. Seçim öncesi hükümet harcama yapmak istiyordu, IMF gelirse buna engel olacaktı.
Oysa şimdi durum gerçekten farklı.
IMF Başbakan’a ve hükümete altın tepsi içinde bir imkân sunuyor.
Ama tabii bizimkiler parayı otoyola, belediyelere vs. harcamak istiyorlar, oysa IMF büyük ihtimalle paranın doğrudan tüketiciyi desteklemek ve bir ölçüde de bankacılık sektörüyle sanayiyi desteklemek için kullanılmasını isteyecek.
Bana soracak olursanız, vergi indirimleri ve istihdam teşvikleri yoluyla para harcamak, müteahhit zengin etmek demek olan yol inşaatı vs.’ye göre çok daha fazla oy kazandırabilir iktidara.
Yani, fırsatı görüp kullanabilirlerse, dünya ekonomik krizi, AKP’ye bir nevi hayat öpücüğü bile sunuyor, denebilir.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...